11 Mayıs 2013 Cumartesi

Atatürk Diktatör müydü?



Bazıları onu bir diktatör olarak kabul ederler, bazıları ise bu görüşü kesinlikle reddederler. Bulgar fikir adamı Paruşev’e göre, “her iki tarafın da hakkı vardır. O, bir diktatör değildi, ama gerektiğinde diktatör gibi davranmasını bilmiştir. Onun kişiliği tarihteki diktatörlerin tipik yanları ile bağdaşmaz. Yönetimlerini koruyabilmek için zulmü seçen diktatörler vardır. Mustafa Kemal, kendi kişiliğini aşan amaçlarını gerçekleştirmek için diktatörce yollardan yararlanmıştır. Kişiliğinde kimi kez görülen dalgalanmalar hiçbir zaman bu ya da öteki tez için kanıt olarak alınamaz. Tarihte, kişilerin özel hayatında dalgalanmalar, toplum içindeki rollerinde karar verici unsur olamaz. Onlar yalnızca hayatının değişik renkleri olabilir. Önemli olan amaçtır, önemli olan amaca eriştirecek yöntemdir, önemli olan sonuçtur.”43


Atatürk, elinde bir diktatörlük kurmak için kafi ve lüzumlu bütün imkanlara, kuvvete, milletin sonsuz itimat ve sevgisine sahip olduğu halde asla bu yola dökülmemiştir.” 44
Mustafa Kemal kendisine “diktatör” diyenlere kızardı ve derdi ki :

“- Eğer zorla, tazyik ve tehdit ile fikirlerini kabul ettirenlere diktatör derlerse, ben diktatör değilim. Eğer benim muhitimdeki insanlar, benim fikirlerimin isabetini takdir ederek kendi gönül rızaları ile bu fikirleri kabul ediyor ve ona göre çalışıyorlarsa, ben diktatörüm.”45
1930 yılında Ankara Halkevinde Birinci Tarih Kongresi toplanmıştı. Mevsim yaz, okullar tatil edilmiş olduğu için üniversite profesörleri ile beraber, orta ve lise öğretmenleri de bu kongreye davet edilmişlerdi. Toplantı bir hafta sürmüştü. Kongrenin sonunda, üyelere Marmara Köşkü’nde bir çay verilmişti. Samimi bir hava içinde geçen ve ayak üzere konuşmalarla sürüp giden çayda, Atatürk’ün etrafını sarmış olan öğretmenler, gelişi güzel bir takım sorularla Atatürk’ü adeta bir baskı altına almış bulunuyorlardı.

Öğretmenlerden biri Atatürk’e:

“- Paşam! Bir çok Avrupalı yazar, yazdıkları eserlerinde sizi diktatör diye nitelendiriyorlar. Buna ne buyurursunuz?” diye bir soru sormuştu.

Atatürk bu soruya gayet soğukkanlılıkla ve gülerek cevap verdi:

“- Ben diktatör değilim ve heveslisi de olmadım. Benim diktatör olmadığıma şuradan hüküm veriniz : Ben diktatör olsaydım, siz bana bu soruyu soramazdınız!” diye zarif ve çok makûl bir mukabelede bulunmuşlardı. 46

Atatürk’ün Cumhurbaşkanlığı sırasında, 1930’lu yıllarda Ankara’da İngiltere Büyükelçisi olarak bulunan Sir Percy Loraine, 1948 yılında yayınlanan “Kemal Atatürk : Bir Değerlendirme” adlı incelemesinde bu konuda şu görüşe yer vermektedir :

“Atatürk diktatör olarak nitelenir. Benim kanaatime göre, O’nun hakkındaki bu görüş, yanlış ve yanıltıcıdır, itiraf edelim ki elimizde, modern çağlarda diktatörlerle ilgili yetkili bir tanımlama da yoktur. Bununla beraber, bu sıfatın Hitler veya Mussolini için kullanılmasına itiraz edecek, sanırım kimse bulunamaz. O halde, Atatürk’ün neden aynı kategoriye ait olmadığını sorabilirsiniz. Bunun birçok nedeni var. Bu nedenlerin başlıcası, kendisinin yokluğu halinde de işleyecek bir mekanizmayı bilinçli olarak kurmasıdır. Bunu, kendisinden sonra da yaşayacak sistemli bir hükümet ve yönetim yaratmaya ve görüşleri ile uyumluluk sağlamaktan çok, doktrinlerini öğretmeye çalışarak gerçekleştirmek istiyordu… İhtilaller çocuk oyuncağı değildir. İlk günlerde, yeni anayasa yapılmadan ve bunun kuruluşları normal işleyişlerine kavuşmadan önce Atatürk, birçok konuda, kuşkusuz kendi inisiyatifi ile hareketlerde bulunmak durumunda idi. Bundan başka, yasal formlarla iş görmek bakımından da güçlükler içinde bulunuyordu… Genellikle sanıldığı gibi, herkese her şey için emirler vermekten çok, sürekli olarak, bütün bakanlıkların kendi sorumluluklarını başarmalarına çalışıyordu… Daha 1923 yılı gibi çok önceden, Atatürk, on yıl içinde bir millî ekonomi sisteminin kurulamaması halinde, Millî Mücadele’de gerçekleştirilen bütün başarı ve fedakarlıkların hiçbir işe yaramayacağını milletine cesaretle söylemişti… Atatürk’ün dış politikasında diktatörlük kokusunu verecek ne vardı? Hiçbir şey!”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder