11 Mayıs 2013 Cumartesi

Atatürk Zamanında Mısır ve Türkiye İlişkileri



Tür­ki­ye-Mı­sır iliş­ki­le­ri­nin ta­rih­sel kök­le­ri XVI. Yüz­yıl’ın baş­la­rı­na ka­dar uza­nır. Mı­sır 1517’de Os­man­lı Pa­di­şa­hı Ya­vuz Sul­tan Se­lim ile Mem­luk Sul­ta­nı To­man­bay ara­sın­da ya­pı­lan Ri­da­ni­ye Sa­va­şı’yla Os­man­lı Dev­le­ti top­rak­la­rı­na ka­tıl­mış­tır1. Mı­sır’a bü­yük önem at­fe­den ve bü­tün eya­let­ler için­de özel bir pa­ye ve­ren Os­man­lı­lar, böl­ge­ye “Bey­ler­be­yi” ola­rak da­ima ve­zir pa­ye­sin­de gö­rev­li­ler ta­yin et­miş­ler­dir. Bu dö­nem­de ül­ke­nin baş­ken­ti Ka­hi­re de, Os­man­lı Dev­le­ti’nin İs­tan­bul’dan son­ra ikin­ci bü­yük şeh­ri ha­li­ne gel­miş­tir2.


1798’de Fran­sız­la­rın Mı­sır’a sal­dır­ma­sın­dan son­ra ge­li­şen olay­lar ne­ti­ce­sin­de Mı­sır va­li­li­ği­ne ka­dar yük­se­len Ka­va­la­lı Meh­met Ali Pa­şa dö­ne­min­de Os­man­lı Mı­sır iliş­ki­le­ri çok sı­kın­tı­lı bir dö­nem ge­çir­miş­tir. Os­man­lı Dev­le­ti 1821’de Mo­ra’da pat­lak ve­ren is­yan­dan son­ra Ka­va­la­lı’dan yar­dım is­te­miş, Ka­va­la­lı ken­di­si­ne Gi­rit ve Mo­ra va­li­lik­le­ri­nin yö­ne­tim­le­ri­nin ve­ril­me­si ko­şu­luy­la yar­dım et­me­yi ka­bul et­miş, Ka­va­la­lı’nın yar­dı­mıy­la is­yan bas­tı­rıl­ma­sı­na rağ­men Mo­ra’da Yu­nan dev­le­ti­nin ku­rul­ma­sı ne­de­niy­le Ka­va­la­lı’ya Mo­ra va­li­li­ği ve­ri­le­me­miş, bu­nun üze­ri­ne Ka­va­la­lı Mo­ra’nın ye­ri­ne Su­ri­ye va­li­li­ği­ni is­te­miş ve bu is­te­ği ka­bul edil­me­yin­ce de Os­man­lı Dev­le­ti’ne sa­vaş aç­mış­tır3. Ka­va­la­lı Meh­met Ali Pa­şa’nın oğ­lu İb­ra­him Pa­şa’nın Su­ri­ye’ye sal­dır­ma­sı üze­ri­ne, Os­man­lı Dev­le­ti ön­ce 1832’nin Tem­muz ayın­da, son­ra da ay­nı yı­lın Ara­lık ayın­da İb­ra­him Pa­şa üze­ri­ne kuv­vet­ler gön­der­diy­se de, bu kuv­vet­ler ye­nil­gi­ye uğ­ra­mış­tır4. Bun­dan son­ra İb­ra­him Pa­şa Ana­do­lu’ya geç­miş, bu­ra­da Os­man­lı or­du­su­nu bir kez da­ha ye­nil­gi­ye uğ­rat­mış, za­yıf du­rum­da­ki Os­man­lı Dev­le­ti’nin da­ha güç­lü du­rum­da­ki Ka­va­la­lı Meh­met Ali Pa­şa ida­re­si­ne gir­me­sin­den en­di­şe­le­nen Av­ru­pa­lı dev­let­le­rin ara­ya gir­me­si üze­ri­ne sa­va­şan iki ta­ra­fa zo­ra­ki bir an­laş­ma im­za­lat­tı­rıl­mış, son­ra­ki yıl­lar­da sa­vaş ye­ni­den alev­len­miş, fa­kat bu se­fer Ka­va­la­lı’nın oğ­lu İb­ra­him Pa­şa, özel­lik­le İn­gil­te­re’nin Os­man­lı Dev­le­ti’ni des­tek­le­me­si üze­ri­ne ye­nil­gi­ye uğ­ra­mış ve Ka­va­la­lı Meh­met Ali Pa­şa sa­de­ce Mı­sır va­li­li­ği­ne (ba­ba­dan oğ­ula geç­mek kay­dıy­la) ra­zı ola­rak 1841’de Os­man­lı Dev­le­ti ile an­laş­mak zo­run­da kal­mış­tır5.
1882 yı­lın­da Mı­sır, İn­gil­te­re’nin iş­ga­li­ne uğ­ra­mış­tır. Fa­kat bu iş­ga­le rağ­men İn­gil­te­re, Os­man­lı Dev­le­ti ile iliş­ki­le­ri­ni ta­ma­men ko­par­mak is­te­me­di­ğin­den, Mı­sır’da bir Os­man­lı yük­sek ko­mi­se­ri­nin gö­rev yap­ma­sı­na ra­zı ol­muş­tur. 1882-1914 yıl­la­rı ara­sın­da Mı­sır de­fak­to ola­rak İn­gi­liz iş­ga­lin­de ol­ma­sı­na rağ­men, res­mi­yet­te ha­la Os­man­lı top­ra­ğı idi ve İn­gil­te­re de 1914’e ka­dar bu­nun ak­si­ni id­dia et­me­miş­tir6. İn­gil­te­re, Os­man­lı Dev­le­ti’nin 1914’te Al­man­ya’nın sa­fın­da I. Dün­ya Sa­va­şı’na gir­me­sin­den he­men son­ra Os­man­lı’nın Mı­sır üze­rin­de­ki ege­men­lik hak­la­rı­nı tek ta­raf­lı ola­rak ip­tal et­ti­ği­ni be­yan ede­rek Mı­sır’ı hi­ma­ye­si al­tı­na al­dı­ğı­nı ilan et­miş­tir7.
Bu hi­ma­ye, İn­gil­te­re’nin Mı­sır’ın yö­ne­tim ka­de­me­le­ri­ni özel­lik­le 1894’den iti­ba­ren bi­rer bi­rer ele ge­çir­me­ye baş­la­ma­sı ne­de­niy­le ya­vaş ya­vaş su yü­zü­ne çı­kan İn­gi­liz aleyh­tar­lı­ğı­nı ve bu­nun so­nu­cun­da olu­şan Mı­sır mil­li­yet­çi­li­ği­ni kö­rük­le­miş­tir8. İn­gil­te­re’nin Mı­sır’ı hi­ma­ye­si al­tı­na al­ma­sıy­la kö­rük­le­nen Mı­sır mil­li­yet­çi­li­ği­nin şid­de­ti, I. Dün­ya Sa­va­şı ve son­ra­sın­da­ki ge­liş­me­ler ne­de­niy­le da­ha da art­mış­tır. Sa­vaş sı­ra­sın­da Mı­sır’ın as­ke­ri bir üs ha­li­ne gel­me­si Mı­sır­lı­la­rın gu­ru­ru­na do­kun­muş, ay­rı­ca sa­vaş­ta çe­ki­len eko­no­mik sı­kın­tı­lar halk­ta ge­nel bir hoş­nut­suz­luk ve umut­suz­luk ya­rat­mış­tır. Böy­le bir or­tam­da Wil­son’un sa­va­şın son­la­rı­na doğ­ru ilan et­ti­ği 14 il­ke­si ba­ğım­sız­lı­ğa gi­den yol­da bir umut ola­rak al­gı­lan­mış­tır. Bu umu­dun da kat­kı­sıy­la Mı­sır mil­li­yet­çi­le­ri ta­ra­fın­dan “Vefd” adın­da bir de­le­gas­yon ku­rul­muş­tur. 1918’in Ka­sım ayın­da Vefd, Pa­ris Ba­rış Kon­fe­ran­sı’na ka­tı­la­rak, kon­fe­rans­ta Mı­sır’ın ba­ğım­sız­lı­ğı­nı sa­vun­mak is­te­diy­se de, bu is­tek İn­gil­te­re Hü­kü­me­ti ta­ra­fın­dan red­de­dil­miş­tir. Bu­nun üze­ri­ne Vefd, Mı­sır mil­li­yet­çi­li­ği­nin en dik­kat çe­ki­ci is­mi olan Sa­id Zağ­lul ön­der­li­ğin­de bü­tün ül­ke­de ayak­lan­ma ve gös­te­ri­le­re baş­vur­muş­tur9. İn­gil­te­re bü­tün ça­ba­la­rı­na rağ­men bu ha­re­ke­ti en­gel­le­ye­me­yin­ce, 1922’de ya­yın­la­dı­ğı tek ta­raf­lı bir dek­la­ras­yon ile Mı­sır’ın ba­ğım­sız­lı­ğı­nı ilan et­mek zo­run­da kal­mış­tır10. Bu­nun­la be­ra­ber, İn­gil­te­re Mı­sır’ın ve Sü­veyş Ka­na­lı’nın sa­vun­ma­sı­nı üze­ri­ne al­dı­ğı gi­bi, ka­pi­tü­las­yon­lar­dan kay­nak­la­nan hak­la­rı­nı da mu­ha­fa­za et­miş­tir11.
Mı­sır hal­kı em­per­ya­liz­me kar­şı bu şe­kil­de sa­vaş ver­di­ği sı­ra­da bir yan­dan da ken­di­si gi­bi em­per­ya­liz­me kar­şı Kur­tu­luş Sa­va­şı ve­ren Türk hal­kı­na mad­di ve ma­ne­vi des­tek ver­mek­ten ka­çın­ma­mış­tır. Mı­sır Hi­lal-i Ah­mer Ce­mi­ye­ti’nin 1921 yı­lın­da Os­man­lı Hi­lal-i Ah­mer Ce­mi­ye­ti An­ka­ra Tem­sil­ci­li­ği’ne Yu­nan iş­ga­li sı­ra­sın­da za­ra­ra uğ­ra­yan köy­lü­ye ve­ril­mek üze­re gön­der­di­ği 37.250 li­ra, bu des­te­ğin ar­şiv bel­ge­le­ri­ne yan­sı­yan bir ör­ne­ği­dir12.
Türk Kur­tu­luş Sa­va­şı’nın ba­şa­rıy­la so­nuç­lan­ma­sı ne­ti­ce­sin­de im­za­la­nan Lo­zan Ba­rış Ant­laş­ma­sı, İn­gil­te­re’nin 1914’te tek ta­raf­lı ola­rak or­ta­dan kal­dır­dı­ğı­nı du­yur­du­ğu, Os­man­lı Dev­le­ti’nin Mı­sır üze­rin­de­ki ege­men­lik hak­la­rı ko­nu­su­nu bir so­nu­ca bağ­la­mış­tır. Ant­laş­ma­nın 16 ve 17. mad­de­le­riy­le Tür­ki­ye, Mı­sır üze­rin­de­ki bü­tün hak ve sı­fat­la­rın­dan vaz­geç­miş­tir13.
Lo­zan Ba­rış Ant­laş­ma­sı’nın yü­rür­lü­ğe gir­me­sin­den kı­sa bir sü­re son­ra, iki ül­ke ara­sın­da dip­lo­ma­tik iliş­ki ku­rul­ma­sı ko­nu­su gün­de­me gel­miş­tir. Bu ko­nu­da ilk ta­lep Mı­sır’dan gel­miş­tir. Mı­sır Tür­ki­ye ile dip­lo­ma­tik iliş­ki­le­ri te­sis et­mek is­te­di­ği­ni Ocak 1925’te Ro­ma’da bu­lu­nan el­çi­si va­sı­ta­sıy­la Tür­ki­ye’nin Ro­ma el­çi­si­ne bil­dir­miş­tir. Bu is­tek­ten ha­ber­dar olan Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı da Ro­ma’da bu­lu­nan Türk el­çi­si­ne, Mı­sır ta­ra­fın­dan ya­pı­la­cak res­mi mü­ra­ca­atın Türk Hü­kü­me­tin­ce olum­lu kar­şı­la­na­ca­ğı­nı Mı­sır el­çi­si­ne bil­dir­me­si­ni is­te­miş­tir14. Ge­rek­li ya­zış­ma­la­rın ya­pıl­ma­sı­nın ar­dın­dan 19 Şu­bat 1925 ta­ri­hin­de Ka­hi­re Va­li­si Mu­ham­med Hed­da­ya Pa­şa “fev­ka­la­de mu­rah­has (tem­sil­ci) ve or­ta el­çi” sı­fat­la­rıy­la Tür­ki­ye’ye atan­mış­tır15. Er­te­si yıl da, Mu­hit­tin (Ak­yüz) Pa­şa ay­nı sı­fat­lar­la Tür­ki­ye’nin Ka­hi­re El­çi­li­ği’ne atan­mış­tır. Böy­le­ce, 1926 yı­lı iti­ba­rıy­la iki ül­ke­nin dip­lo­ma­tik iliş­ki­le­ri te­sis edil­miş­tir16.

Sİ­YA­Sİ İLİŞ­Kİ­LER
Dip­lo­ma­tik iliş­ki­le­rin ku­rul­ma­sı­na ve iki ül­ke ara­sın­da­ki kök­lü bağ­la­ra rağ­men bu ta­rih­ler­de Tür­ki­ye-Mı­sır iliş­ki­le­ri­nin he­nüz sı­cak ve sa­mi­mi ol­du­ğu söy­le­ne­mez­di. Bu du­rum­da Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ve Mı­sır Kral­lı­ğı’nın dev­let re­jim­le­ri ara­sın­da mey­da­na ge­len fark­lı­laş­ma­nın bü­yük et­ki­si var­dı. Tür­ki­ye’de sı­ra­sıy­la sal­ta­na­tın kal­dı­rıl­ma­sı, cum­hu­ri­ye­tin ila­nı ve ha­li­fe­li­ğin kal­dı­rıl­ma­sı gi­bi in­kı­lap ha­re­ket­le­ri Mı­sır ka­mu­oyun­da tep­ki ya­rat­mış­tır. Her ne ka­dar sal­ta­na­tın kal­dı­rıl­ma­sı­na ve cum­hu­ri­ye­tin ila­nı­na yö­ne­lik tep­ki­ler, Sul­tan Vah­det­tin’in İn­gi­liz­ler­le iş­bir­li­ği yap­tı­ğı için Mı­sır’da ba­zı çev­re­ler­de va­tan ha­ini ola­rak gö­rül­me­si ve Tür­ki­ye’nin Kur­tu­luş Sa­va­şı’nı ka­zan­mış ol­ma­sı­nın Mı­sır’da ya­rat­tı­ğı coş­ku­nun he­nüz da­ğıl­ma­mış ol­ma­sı ne­den­le­riy­le den­ge­li ol­sa da, bu du­rum ha­li­fe­li­ğin kal­dı­rıl­ma­sıy­la de­ğiş­miş­tir. Mı­sır ba­sı­nı ge­nel ola­rak Os­man­lı Ha­li­fe­li­ği­nin yı­kıl­ma­sı­nın Müs­lü­man top­lu­mu­nun da­ğıl­ma­sı­na se­bep ola­bi­le­ce­ği en­di­şe­siy­le ha­li­fe­li­ğin kal­dı­rıl­ma­sı­na kar­şı çık­mış­tır17. Mı­sır Kra­lı Fu­ad ise ken­di­ni ha­li­fe ilan et­me­nin yol­la­rı­nı ara­mış, bu is­te­ği Müs­lü­man dev­let­ler ara­sın­da ka­bul gör­me­yin­ce ge­ri adım at­mak zo­run­da kal­mış­tır. Bü­tün bun­la­rın et­ki­siy­le Mı­sır Yö­ne­ti­mi, Tür­ki­ye’den çe­şit­li ne­den­ler­le ko­vu­lan in­san­la­rın bir kıs­mı­nı ül­ke­sin­de ba­rın­dır­mış, bun­la­rın Tür­ki­ye aley­hin­de ga­ze­te ve ki­tap ya­yın­la­ma­la­rı­na da en­gel ol­ma­mış­tır18.
Tür­ki­ye-Mı­sır iliş­ki­le­ri, bu ne­den­ler­le sı­cak ve sa­mi­mi ol­ma­sa bi­le, iki ül­ke­nin yö­ne­ti­ci­le­ri iliş­ki­le­ri ge­liş­tir­mek ve­ya en azın­dan bel­li bir se­vi­ye­nin al­tı­na dü­şür­me­mek için hem söy­lem, hem de ey­lem ba­zın­da ça­ba sar­fet­miş­ler­dir. Bu­na rağ­men za­man za­man ba­zı ger­gin­lik­ler ya­şan­sa da, iliş­ki­ler­de her­han­gi bir kop­ma ya­şan­ma­mış­tır19. Dip­lo­ma­tik iliş­ki­le­rin te­sis edil­di­ği 1926 yı­lın­dan iti­ba­ren iki ül­ke iliş­ki­le­ri­ni il­gi­len­di­ren ve aşa­ğı­da kro­no­lo­jik ola­rak sı­ra­la­na­cak ge­liş­me­ler bu çer­çe­ve­de de­ğer­len­di­ri­le­bi­lir.
Mı­sır bir ta­raf­tan Tür­ki­ye’den ko­vu­lan in­san­la­rın Tür­ki­ye aley­hin­de ça­lış­ma­lar yap­ma­la­rı­na izin ve­rir­ken, öte­ki ta­raf­tan­dan da Mı­sır Kra­lı Fu­ad 1927’de İtal­ya’ya yap­tı­ğı bir zi­ya­ret sı­ra­sın­da Tür­ki­ye Bü­yü­kel­çi­si’ne, iki ül­ke­nin kar­deş ol­duk­la­rı­nı ve Mı­sır’ın Tür­ki­ye’yi “ağa­bey” ola­rak gör­dü­ğü­nü bil­dir­miş­tir. Yi­ne bu zi­ya­ret sı­ra­sın­da Mı­sır Baş­ba­ka­nı Ser­vet Pa­şa da Tür­ki­ye Bü­yü­kel­çi­si’ne Tür­ki­ye’yi çok sev­di­ği­ni ve iki ül­ke ara­sın­da “ay­rı­lık gay­rı­lık” ol­ma­dı­ğı­nı be­yan et­miş­tir20.
Bu­nun­la be­ra­ber 1928 yı­lın­da Kral Fu­ad, Ata­türk’ün Kral Fu­ad’ın do­ğum gü­nü­nü kut­la­ma­ma­sı­nı se­bep gös­te­re­rek, Ka­hi­re’de­ki Türk El­çi­li­ği’nde ve­ri­le­cek re­sep­si­yon­la­ra Mı­sır­lı bü­rok­rat­la­rın ka­tıl­ma­sı­nı ya­sak­la­mış­tır21. Ay­nı yıl Mı­sır Hü­kü­me­ti ba­sın­da­ki Tür­ki­ye aleyh­ta­rı ya­zı­la­ra kar­şı Tür­ki­ye’yi ko­ru­yan bir tu­tum al­mış­tır. Tür­ki­ye aleyh­tar­lı­ğıy­la ta­nı­nan Se­da-yi Hak ga­ze­te­si hak­kın­da da­va açıl­mış ve son­ra­sın­da ga­ze­te ka­pa­tıl­mış­tır22. Yi­ne Türk düş­ma­nı olan Mu­sa­vat’ın sa­hi­bi Ha­fız İs­ma­il “Ka­hi­re Mu­ha­fız­lı­ğı’na (Va­li­li­ği’ne) cel­be­di­le­rek ken­di­si­ne ten­bi­hat-i mü­esi­re ve ka­tiy­ye (et­ki­li ve ke­sin uya­rı) ic­ra kı­lın­mış ve hat­ta ika­met ey­le­di­ği bir tek­ke­den de ih­ra­cı­na” ka­rar ve­ril­miş­tir. Türk düş­ma­nı di­ğer bir ga­ze­te olan El-Feth ga­ze­te­si hak­kın­da da “ta­ki­bat-i ka­nu­niy­ye” baş­la­tıl­mış­tır23.
1929’da ise, Mı­sır’da­ki kar­ma mah­ke­me­ler ko­nu­su bir ger­gin­lik mey­da­na ge­tir­miş­tir. Tür­ki­ye, Mı­sır’da­ki Türk va­tan­daş­la­rı ile Mı­sır Hü­kü­me­ti ara­sın­da­ki uyuş­maz­lık­la­ra, tıp­kı İn­gil­te­re, Fran­sa, ABD, İtal­ya, Bel­çi­ka ve Yu­na­nis­tan va­tan­daş­la­rı ile Mı­sır Hü­kü­me­ti ara­sın­da­ki uyuş­maz­lık­lar­da ol­du­ğu gi­bi, kar­ma mah­ke­me­le­rin bak­ma­sı­nı ta­lep et­miş­tir. Mı­sır Hü­kü­me­ti bu ta­le­bi ka­bul et­me­yin­ce, An­ka­ra’ya ta­til için ge­len Türk el­çi­si­nin Mı­sır’a ge­ri gön­de­ril­me­me­si bir ara gün­de­me gel­diy­se de, el­çi­ye Mı­sır’a ge­ri dön­me­si ta­li­ma­tı ve­ril­miş­tir. El­çi Mu­hit­tin Pa­şa Ka­hi­re’ye gi­der­ken, kar­ma mah­ke­me­ler ko­nu­sun­da, İs­ken­de­ri­ye’de ta­til ya­pan Kral’dan gö­rüş­me ta­le­bin­de bu­lun­muş­tur. Mu­hit­tin Pa­şa’ya ge­cik­me­li ola­rak ve­ri­len ce­vap­ta, Kral ra­hat­sız ol­du­ğu için gö­rüş­me­nin müm­kün ol­ma­dı­ğı be­lir­til­miş­tir. Bu­nun üze­ri­ne Mu­hit­tin Pa­şa Ka­hi­re’ye dön­müş­tür. Da­ha son­ra ya­pı­lan gi­ri­şim­ler ne­ti­ce­sin­de Mu­hit­tin Pa­şa Kral’dan ran­de­vu al­mış ve İs­ken­de­ri­ye’de bu­lu­nan sa­ra­ya git­miş­tir. Mu­hit­tin Pa­şa, Kral ile ran­de­vu sa­atin­de gö­rüş­tü­rül­me­yip bir müd­det da­ha sa­lon­da bek­le­til­di­ği­ni gö­rün­ce, “bek­le­me sa­lo­nu­nun ka­pı­sı­nı il­gi­li­le­rin yü­zü­ne çar­pa­rak” Ka­hi­re’ye ge­ri dön­müş­tür. Mı­sır Hü­kü­me­ti Mu­hit­tin Pa­şa’nın bu ha­re­ke­ti­ni Tür­ki­ye Hü­kü­me­ti’ne şi­ka­yet et­miş­tir. Bu şi­ka­yet­le tır­ma­nan me­se­le, Mu­hit­tin Pa­şa’nın Mı­sır Dı­şiş­le­rin­den özür di­le­me­siy­le ka­pan­mış­tır24.
1930 yı­lın­da, Tür­ki­ye’nin af­yon üre­ti­min­den kay­nak­la­nan ger­gin­lik, iki ül­ke iliş­ki­le­rin­de baş­ka bir an­laş­maz­lık ko­nu­su­nu oluş­tur­muş­tur. ABD’nin ulus­la­ra­ra­sı ör­güt­le­ri kul­la­na­rak Tür­ki­ye’nin af­yon üre­ti­mi­ni azalt­ma­ya yö­ne­lik bas­kı­sı­nı ar­tır­ma­ya baş­la­ma­sın­dan son­ra, 1930 yı­lın­dan iti­ba­ren, Mı­sır Hü­kü­me­ti Tür­ki­ye’de­ki af­yon üre­ti­mi­ne do­lay­lı yol­lar­dan tep­ki gös­ter­me­ye baş­la­mış­tır25. Mı­sır Hü­kü­me­ti bu tep­ki­si­ni özel­lik­le ba­sın yo­luy­la di­le ge­tir­miş­tir.
Mı­sır ba­sı­nı Tür­ki­ye’nin af­yon üret­me­si­ni şid­det­le eleş­tir­miş­tir. Söz ko­nu­su eleş­ti­ri­le­re en çar­pı­cı ör­nek­ler­den bi­ri­si de Ka­hi­re’de ya­yın­la­nan ve Hü­kü­me­tin ya­rı res­mî söz­cü­lü­ğü­nü ya­pan El-Ah­ram ga­ze­te­sin­de­ki bir ma­ka­le­dir. Bu ma­ka­le­de, Mı­sır’da ve ABD’de ka­çak ola­rak sa­tı­lan uyuş­turu­cu­nun bü­yük bir kıs­mı­nın Tür­ki­ye’den gel­di­ği, Ka­hi­re Po­lis Mü­dü­rü’nün Ce­nev­re’de­ki he­ye­te sun­du­ğu bir ra­por­da Tür­ki­ye’yi bu ko­nu ne­de­niy­le şi­ka­yet et­ti­ği ifa­de edil­miş­tir26.
Ka­hi­re’de ya­yın­la­nan “El-Keş­kül” isim­li haf­ta­lık mi­zah der­gi­sin­de ya­yın­la­nan di­ğer bir ma­ka­le­de­ki tep­ki­le­rin şid­de­ti çok da­ha yük­sek­tir. Söz ko­nu­su ma­ka­le­de; Tür­ki­ye’de yay­gın ola­rak af­yon ka­çak­çı­lı­ğı ya­pıl­dı­ğın­dan, Tür­ki­ye’nin büt­çe ge­li­ri­nin önem­li bir kıs­mı­nı­nı uyuş­tu­ru­cu mad­de ti­ca­re­ti­nin oluş­tur­du­ğun­dan, Tür­ki­ye ha­zi­ne­si­ne her yıl beş mil­yon li­ra­nın bu yol­la gir­di­ğin­den, Tür­ki­ye’nin uyuş­tu­ru­cu üret­me­si­nin Mil­let­ler Ce­mi­ye­ti’nin mü­te­akip top­lan­tı­sı­nın en önem­li ko­nu baş­lı­ğı­nı oluş­tur­du­ğun­dan bah­se­dil­miş ve ka­pak say­fa­sın­da Ata­türk’e ha­ka­ret ede­rek “Tür­ki­ye’nin iz­zet-i nef­si­ni ya­ra­la­yan” bir ka­ri­ka­tür ya­yın­lan­mış­tır. Bu ka­ri­ka­tür­de Tür­ki­ye Cum­hur­baş­ka­nı, elin­de içi af­yon do­lu bir çan­ta bu­lun­du­ğu hal­de, et­ra­fa pa­ra mu­ka­bi­lin­de af­yon sa­tar bir va­zi­yet­te gös­te­ril­miş­tir27.
El-Keş­kül der­gi­sin­de söz ko­nu­su ka­ri­ka­tü­rün ya­yın­lan­ma­sın­dan he­men son­ra Tür­ki­ye’nin Ka­hi­re El­çi­si Mu­hit­tin Pa­şa Mı­sır Ha­ri­ci­ye Ba­ka­nı Ab­dül­fet­tah Yah­ya Pa­şa’yı zi­ya­ret ede­rek du­ru­mu ken­di­si­ne ilet­miş­tir. Ha­ri­ci­ye Ba­ka­nı, ce­va­ben, böy­le bir ka­ri­ka­tür ya­yın­lan­mış ol­ma­sın­dan duy­du­ğu üzün­tü­yü di­le ge­tir­miş ve ken­di­si­nin bu olay­dan ha­ber­dar ol­du­ğu­nu ve bu tür bir ola­yın te­ker­rür et­me­me­si için İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı nez­din­de ge­re­ken­le­ri yap­tı­ğı­nı ifa­de et­miş­tir. Ha­ri­ci­ye Ba­ka­nı bun­la­rı söy­le­mek­le be­ra­ber, El-Keş­kül’ün ni­ha­ye­tin­de bir mi­zah der­gi­si ol­du­ğu­nu ve faz­la cid­di­ye alın­ma­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni de ifa­de ede­rek, İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı’nın der­gi­yi ka­pat­ma ya da ce­za­lan­dır­ma yo­lu­na git­me­ye­ce­ği­ni de ima et­miş­tir28.
Mı­sır Hü­kü­me­ti Tür­ki­ye’nin af­yon üre­ti­mi­ne tep­ki­si­ni, do­lay­lı ola­rak yön­len­dir­miş ol­ma­sı kuv­vet­le muh­te­mel olan ba­sı­nın ya­nı sı­ra, Tür­ki­ye ile il­gi­li ha­zır­lat­tı­ğı ve ka­mu oyu­na du­yur­du­ğu bir ra­por yo­lu ile de gös­ter­miş­tir. 1930 yı­lın­da Mı­sır Af­yon Mer­ke­zi ta­ra­fın­dan ha­zır­la­nan bu ra­por­da, Mı­sır’da ya­rım mil­yon uyuş­tu­ru­cu ba­ğım­lı­sı­nın ol­du­ğu, Tür­ki­ye’de­ki fab­ri­ka­lar­da ka­çak ola­rak üre­ti­len ero­in, ko­ka­in ve es­ra­rın Mı­sır için bü­yük bir teh­dit oluş­tur­du­ğu ve son dö­nem­de dün­ya­da ya­ka­la­nan uyuş­tu­ru­cu mad­de­le­rin bü­yük bir kıs­mı­nın Tür­ki­ye’den gel­di­ği gi­bi hu­sus­la­ra de­ği­nil­miş­tir29.
Mı­sır Hü­kü­me­ti’nin do­lay­lı yol­lar­dan or­ta­ya koy­du­ğu bu tep­ki­ler, Tür­ki­ye’nin 1931’den iti­ba­ren af­yon üre­ti­mi­ni sı­nır­la­ma­ya baş­la­ma­sı ile bir­lik­te so­na er­miş­tir30. Bu yı­lın Ekim ayın­da Tür­ki­ye Baş­ba­ka­nı İs­met İnö­nü’nün El-Ah­ram ga­ze­te­si mu­ha­bi­riy­le yap­tı­ğı bir rö­por­taj­da söy­le­di­ği şu söz­ler, af­yon me­se­le­si ne­de­niy­le Mı­sır’da Tür­ki­ye aley­hin­de ya­yın­la­nan ya­zı­la­rın Tür­ki­ye’de söy­lem­le­re yan­sı­ya­cak şid­det­te bir kır­gın­lık ya­rat­ma­dı­ğı­nın bir gös­ter­ge­si­dir: “Mı­sır’a kar­şı bes­le­di­ği­miz sa­mi­mi dost­luk ve ha­yır­ha­ha­ne (dos­ta­ne) his­si­ya­tı­mı­zı, Mı­sır’ın en bü­yük ga­ze­te­si olan El-Ah­ram ga­ze­te­si va­sı­ta­sıy­la ilan ede­bil­di­ğim­den do­la­yı çok mem­nu­num. Biz, Mı­sır’ın mil­li ar­zu­la­rı­na mu­ha­lif olan her­han­gi bir fi­kir­den uza­ğız; bi­la­kis bu dost mem­le­ke­tin mil­li di­lek­le­ri­nin hu­su­lu­nu (ger­çek­leş­me­si­ni), im­ka­nı­mız da­hi­lin­de te­yit ede­riz.”31
Bu tarz sı­cak söz­le­rin söy­len­me­si­ne rağ­men 1932 yı­lın­da iki ül­ke iliş­ki­le­ri ön­ce­ki yıl­lar­da­ki­ne gö­re da­ha şid­det­li bir şe­kil­de sar­sıl­mış­tır. Mı­sır el­çi­si Ab­dül­me­lik Ham­za Bey’in, 29 Ekim 1932 ta­ri­hin­de, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti’nin ku­ru­luş yıl dö­nü­mü mü­na­se­be­tiy­le ya­ban­cı mis­yon şef­le­ri­ne ve­ri­len ye­me­ğe fe­siy­le ka­tıl­ma­sı ne­ti­ce­sin­de önem­li bir dip­lo­ma­tik kriz mey­da­na gel­miş­tir. Ata­türk’ün Mı­sır el­çi­si­nin fe­si­ni çı­kart­tır­ma­sı üze­ri­ne, el­çi ye­me­ği terk et­miş ve du­ru­mu ül­ke­si­ne ra­por et­miş­tir. Ola­yın ön­ce İn­gil­te­re, son­ra da Mı­sır ba­sı­nı­na yan­sı­ma­sı­nın ar­dın­dan Mı­sır, Tür­ki­ye’ye böy­le bir ola­yın ile­ri­de tek­rar­lan­ma­ya­ca­ğı ko­nu­sun­da gü­ven­ce is­te­yen bir no­ta ver­miş­tir. Mı­sır, Tür­ki­ye’nin ce­va­bi no­ta­sın­dan tat­min ol­ma­yın­ca, Ka­hi­re’de­ki İn­gi­liz Yük­sek Ko­mi­se­ri dev­re­ye gir­miş­tir. Ge­rek İn­gi­liz Yük­sek Ko­mi­se­ri’nin uz­laş­tır­ma ça­ba­la­rı, ge­rek­se as­lın­da iki ül­ke yet­ki­li­le­ri­nin de çok da önem­li ol­ma­yan bir me­se­le­den do­la­yı iliş­ki­le­rin ke­sil­me­si­ni is­te­me­me­le­ri ne­den­le­riy­le Mı­sır, Tür­ki­ye’nin son­ra­dan gön­der­di­ği bi­raz da­ha yu­mu­şak ton­da­ki no­ta­sıy­la ye­tin­miş ve me­se­le tat­lı­ya bağ­lan­mış­tır32.
1933’te Tür­ki­ye Mı­sır’dan baş­lı­ca iki me­se­le­den do­la­yı şi­ka­yet­çi ol­muş­tur: Bun­lar­dan il­ki, Mı­sır’da­ki va­kıf­la­rın ge­lir­le­ri­nin Tür­ki­ye’de­ki dev­let ku­rum­la­rı­na mı, yok­sa şa­hıs­la­ra mı tah­sis edil­me­si so­ru­nu­nun çö­züm­le­ne­me­me­si ve di­ğe­ri de Mı­sır’da­ki Türk va­tan­daş­la­rı­nın ha­pis­ha­ne­ler­de ve mah­ke­me­ler­de gör­dük­le­ri kö­tü mu­ame­le­dir. Bu me­se­le­le­rin ya­nı­sı­ra, Ka­hi­re’de­ki Tür­ki­ye Bü­yü­kel­çi­li­ği’nde ve­ri­len 29 Ekim re­sep­si­yo­nu­na Mı­sır’lı Ba­kan­la­rın ka­tıl­ma­ma­sı da, iliş­ki­le­ri olum­suz yön­de et­ki­le­yen bir ge­liş­me­dir33.
İki ül­ke si­ya­si iliş­ki­le­rin­de 1934 yı­lın­dan iti­ba­ran önem­li bir ger­gin­lik ya­şan­ma­mış, iliş­ki­ler, yak­la­şan İtal­yan teh­di­di­nin de et­ki­siy­le, her ge­çen gün da­ha da  ge­liş­miş ve ya­kın­laş­mış­tır34. İliş­ki­ler­de­ki bu ya­kın­laş­ma­nın ne­ti­ce­sin­de 7 Ni­san 1937’de Tür­ki­ye ve Mı­sır ara­sın­da bir dost­luk ant­laş­ma­sı ile bir­lik­te bir ika­met ant­laş­ma­sı ve bir ta­bi­iyet söz­leş­me­si im­za­lan­mış­tır. Bu ant­laş­ma­lar ve söz­leş­me­yi Tür­ki­ye adı­na Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı Tev­fik Rüş­tü Aras, Mı­sır adı­na da Tür­ki­ye El­çi­si Mu­ham­med El-Ce­za­yir­li im­za­la­mış­tır35.
Dost­luk Ant­laş­ma­sı’nın 1. mad­de­sin­de “Tür­ki­ye ve Mı­sır ara­sın­da bo­zul­maz bir ba­rış; sa­mi­mi ve da­imi bir dost­luk”  hü­küm sü­re­ce­ği be­lir­til­miş, 2. ve 3. mad­de­siy­le dip­lo­ma­si ve kon­so­los­luk tem­sil­ci­le­ri­nin, kar­şı­lık­lı­lık esa­sı­na gö­re, tüm ay­rı­ca­lık­lar­dan ya­rar­lan­ma­la­rı ön­gö­rül­müş ve on­la­rın iş­lev­le­ri­ne iliş­kin ko­şul­lar dü­zen­len­miş­tir. 4. ve son mad­de ise ant­laş­ma­nın onay bel­ge­le­ri­nin ve­ri­şi­min­den 15 gün son­ra yü­rür­lü­ğe gir­me­si­ni hük­me bağ­la­mış­tır36.
İka­met Ant­laş­ma­sı’nın 1. mad­de­si­ne gö­re, iki ül­ke­nin va­tan­daş­la­rı bir­bir­le­ri­nin ül­ke­si­ne, ge­rek­li dü­zen­le­me ve ka­nun­la­ra uy­mak ko­şu­luy­la, se­best­çe gi­re­bi­le­cek, se­ya­hat ede­bi­le­cek, yer­le­şe­bi­le­cek ve bir­bir­le­ri­nin ül­ke­sin­de ika­met ede­bi­le­cek­ler­di. 2. mad­de­ye gö­re, 1. mad­de iki ül­ke­nin gö­çü ön­le­me ya da bu­nun gi­bi ted­bir­ler al­ma hak­la­rı­na ha­lel ge­ti­re­mi­ye­cek­ti. 3. mad­de­ye gö­re, her bir ül­ke­nin va­tan­daş­la­rı di­ğer ül­ke­de “en zi­ya­de mü­sa­de­ye maz­har mil­let” sta­tü­sün­den is­ti­fa­de ede­cek­ler ve her ne­vi men­kul ile gay­ri­men­ku­lu sa­tın ala­bi­le­cek­ler­di. 4. mad­de­ye gö­re, her bir ül­ke­nin va­tan­daş­la­rı di­ğer ül­ke­de her ne­vi sa­nat ve ti­ca­ret­le uğ­ra­şa­bi­le­cek­ler­di. 5. mad­de­ye gö­re, her bir ül­ke­nin va­tan­daş­la­rı di­ğer ül­ke­de yer­li halk­tan faz­la ve­ya fark­lı ola­rak ver­gi­ye ta­bii tu­tu­la­ma­ya­cak­lar­dı. 6. mad­de­ye gö­re, her bir ül­ke­nin va­tan­daş­la­rı di­ğer ül­ke­de as­ker­lik ve­ya ben­ze­ri zo­run­lu hiz­met­ler­den mu­af tu­tu­la­cak­lar­dı. 7. mad­de­ye gö­re, her bir ül­ke­nin va­tan­daş­la­rı­nın di­ğer ül­ke­de­ki mal­la­rı an­cak o ül­ke­nin ge­nel men­fa­at­le­ri ge­rek­tir­di­ği tak­dir­de is­tim­lak edi­le­bi­le­cek­ler­di. 8. mad­de­ye gö­re, her bir ül­ke­nin va­tan­daş­la­rı di­ğer ül­ke­de yer­li hal­ka ta­nı­nan da­va aç­ma, avu­kat tut­ma, da­va ve­ki­li bu­lun­dur­ma gi­bi hu­ku­kî hak­lar­dan ya­rar­la­na­bi­le­cek­ler­di. 9. mad­de­ye gö­re, her bir ül­ke­nin va­tan­daş­la­rı di­ğer ül­ke­de yer­li halk ile ay­nı ma­li, ti­ca­ri, ida­ri, me­de­ni, ce­zai ve bu­nun gi­bi hü­küm­le­re ta­bii ola­cak­lar­dı. 10. mad­de­ye gö­re, her bir ül­ke­nin ma­li ve sı­naî şir­ket­le­ri ile si­gor­ta ve nak­li­yat fir­ma­la­rı di­ğer ül­ke­de ge­rek­li şart­la­rı ye­ri­ne ge­tir­me­yi mü­te­akip yer­le­şe­bi­le­cek­ler ve bu­ra­da “en zi­ya­de mü­sa­de­ye maz­har” dev­let­le­rin şir­ket­le­ri­ne ta­nı­nan­lar­la ay­nı hak­la­ra sa­hip ola­cak­lar­dı. 11. mad­de­ye gö­re, bu ant­laş­ma­nın mad­de­le­ri­nin yo­rum­lan­ma­sı ko­nu­sun­da mey­da­na ge­le­bi­le­cek an­laş­maz­lık­lar tah­kim yo­luy­la bir ha­ke­me ha­va­le olu­na­cak­tı. 12. ve son mad­de­ye gö­re ise onay bel­ge­le­ri Ka­hi­re’de te­ati edi­le­cek; an­laş­ma, onay bel­ge­le­ri­nin te­ati­sin­den bir ay son­ra yü­rür­lü­ğe gi­re­cek; an­laş­ma, üç yıl sü­rey­le ge­çer­li ola­cak; bu müd­de­tin so­na er­me­sin­den al­tı ay ön­ce­ye ka­dar iti­raz edil­mez­se an­laş­ma­nın ge­çer­li­lik sü­re­si ken­di­li­ğin­den bir üç yıl da­ha uza­ya­cak­tı37.
Ta­bi­iyet Söz­leş­me­si’nin 1. mad­de­si­ne gö­re, 5 Ka­sım 1914’ten ön­ce Mı­sır’a yer­le­şen ve as­len Türk olan­lar, ha­li­ha­zır­da Mı­sır ta­bi­iye­tin­de bu­lu­nu­yor­lar­sa, is­te­dik­le­ri tak­dir­de Türk ta­bi­iye­ti­ne ge­çe­bi­le­cek­ler­di. 2. mad­de­ye gö­re, 5 Ka­sım 1914’ten son­ra Mı­sır’a yer­le­şen Os­man­lı te­ba­sı Türk ta­bi­iye­ti­ni mu­ha­fa­za ede­cek­ti. Bu­nun­la be­ra­ber as­len Türk ol­ma­yan­lar ve an­laş­ma­nın yü­rür­lü­ğe gi­re­ce­ği ta­rih­ten ön­ce Mı­sır ta­bi­iye­ti­ne hak ka­za­nan­lar Mı­sır’lı sa­yı­la­cak­lar­dı. 3. mad­de­ye gö­re, 5 Ka­sım 1914’ten ön­ce Tür­ki­ye’ye yer­le­şen­ler­den ken­di­le­ri ve ba­ba­la­rı Mı­sır’da doğ­muş olan­lar is­te­dik­le­ri tak­dir­de Türk ta­bi­iye­tin­den Mı­sır ta­bi­iye­ti­ne ge­çe­bi­le­cek­ler­di. 4. mad­de­ye gö­re, as­len Türk olup 5 Ka­sım 1914’ten ön­ce Tür­ki­ye ve Mı­sır dı­şın­da­ki ül­ke­le­re yer­le­şen­ler­den ken­di­le­ri ve ba­ba­la­rı Mı­sır’da doğ­muş olan­lar is­te­dik­le­ri tak­dir­de Türk ta­bi­iye­tin­den Mı­sır ta­bi­iye­ti­ne ge­çe­bi­le­cek­ler­di. 5. mad­de­ye gö­re, 1, 3 ve 4. mad­de­ler­de ön­gö­rü­len uy­ruk­luk seç­me hak­kı bu söz­leş­me­nin yü­rür­lü­ğe gir­me­sin­den iti­ba­ren bir se­ne bo­yun­ca ge­çer­li ola­cak­tı. 6. mad­de­ye gö­re, 1, 2, 3 ve 4. mad­de­ler­de ön­gö­rü­len uy­ruk­luk seç­me hak­kı ev­li ka­dın­la­rı ve 18 ya­şın­dan kü­çük ço­cuk­la­rı da kap­sa­ya­cak­tı. 7. mad­de­ye gö­re, Mı­sır’da­ki Tür­ki­ye El­çi­li­ği, 5. mad­de­de ön­gö­rü­len bir se­ne­lik sü­re­nin bit­me­sin­den iti­ba­ren üç ay içe­ri­sin­de, 1. mad­de­den fay­da­la­na­rak Türk ta­bi­iye­ti­ne geç­mek is­te­yen­le­rin lis­te­si­ni Mı­sır Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı’na ve­re­cek­ti. 8. mad­de­ye gö­re, Tür­ki­ye’de­ki Mı­sır El­çi­li­ği, 5. mad­de­de ön­gö­rü­len bir se­ne­lik sü­re­nin bit­me­sin­den iti­ba­ren üç ay içe­ri­sin­de, 3 ve 4. mad­de­ler­den fay­da­la­na­rak Mı­sır ta­bi­iye­ti­ne geç­mek is­te­yen­le­rin lis­te­si­ni Tür­ki­ye Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı’na ve­re­cek­ti. 9. mad­de­ye gö­re, Mı­sır Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı, 2. mad­de­de ön­gö­rü­len şart­lar da­hi­lin­de Mı­sır ta­bi­iye­ti­ne hak ka­zan­mış olan şa­hıs­la­rın lis­te­le­ri­ni bu söz­leş­me­nin yü­rür­lü­ğe gir­me­sin­den iti­ba­ren üç ay­lık sü­re içe­ri­sin­de Ka­hi­re’de­ki Tür­ki­ye El­çi­li­ği’ne ve­re­cek ve ge­rek­li in­ce­le­me­le­rin ya­pıl­ma­sın­dan son­ra lis­te üze­rin­de kar­şı­lık­lı mu­ta­ba­kat sağ­la­na­cak­tı. 10. mad­de­ye gö­re, ön­ce­ki mad­de­ler­de ön­gö­rü­len lis­te­ler­de is­mi ya­zan her­han­gi bir şah­sın ge­rek­li şart­la­rı ha­iz ol­ma­dı­ğı an­la­şıl­dı­ğı tak­dir­de, söz ko­nu­su lis­te kar­şı­lık­lı mu­ta­ba­kat içe­ri­sin­de de­ğiş­ti­ri­le­bi­le­cek­ti. 11. mad­de­ye gö­re, bu söz­leş­me­nin onay bel­ge­le­ri­nin Ka­hi­re’de te­ati edil­me­sin­den bir ay son­ra söz­leş­me yü­rür­lü­ğe gi­re­cek­ti. Son ola­rak, söz­leş­me­ye ila­ve edi­len “ni­hai pro­to­kol”e gö­re, ta­bi­iyet söz­leş­me­si­nin hü­küm­le­ri­ne uy­gun ola­rak ta­bi­iyet de­ğiş­ti­ren şa­hıs­lar, ta­bi­iye­tin­den fe­ra­gat et­tik­le­ri ül­ke­yi bu yüz­den ter­ke mec­bur ol­ma­ya­cak­lar ve ora­da yer­li hal­ka bah­şo­lu­nan hak­lar­dan is­ti­fa­de­ye de­vam ede­cek­ler­di. Ay­rı­ca, bu söz­leş­me­nin im­za­lan­ma­sın­dan ön­ce Türk ta­bi­iye­tin­den olup da, söz­leş­me hü­küm­le­ri­ne gö­re Mı­sır ta­bi­iye­ti­ne ge­çen şa­hıs­lar hak­kın­da Tür­ki­ye’de tat­bik edil­miş olan ted­bir­ler, hü­küm­ler, ka­nu­ni, ida­ri ve ad­li ka­rar­lar, bu şa­hıs­lar için ge­çer­li ol­ma­ya de­vam ede­cek­ti38.

Tİ­CA­Rİ İLİŞ­Kİ­LER
1926 yı­lın­da iki ül­ke­nin dip­lo­ma­tik iliş­ki­le­ri­nin te­sis edil­me­siy­le bir­lik­te, ti­ca­ri iliş­ki­le­rin de bir an­laş­ma te­me­li­ne otur­tul­ma­sı ko­nu­su gün­de­me gel­miş­tir. Bu kap­sam­da 1926’nın Ocak ayın­da iki ül­ke ara­sın­da “en zi­ya­de mü­sa­de­ye maz­har dev­let” esa­sı da­ire­sin­de  ge­çi­ci bir ti­ca­ret an­laş­ma­sı (mo­dus vi­ven­di) im­za­lan­mış­tır. Ge­çer­li­lik sü­re­si al­tı ay olan bu ge­çi­ci ti­ca­ret an­laş­ma­sı uya­rın­ca bir ti­ca­ret an­laş­ma­sı im­za­la­ma­ya yö­ne­lik mü­za­ke­re­le­re al­tı ay içe­ri­sin­de baş­la­na­cak­tı39. Bu mad­de­ye uy­gun ola­rak mü­za­ke­re­le­re baş­lan­mış, fa­kat iki ül­ke ara­sın­da bir ti­ca­ret an­laş­ma­sı im­za­la­mak Ata­türk dö­ne­min­de müm­kün ol­ma­mış­tır40. Bun­dan do­la­yı da, Ata­türk dö­ne­min­de iki ül­ke ara­sın­da­ki ti­ca­ri iliş­ki­ler ge­çer­li­lik sü­re­si de­fa­lar­ca uza­tı­lan ge­çi­ci ti­ca­ri an­laş­ma­lar­la yü­rü­tül­müş­tür.
Söz ko­nu­su ti­ca­ri iliş­ki­le­re ait yıl­lık is­ta­tis­tik­ler bir bü­tün ola­rak de­ğer­len­di­ril­di­ğin­de, Tür­ki­ye’nin Ata­türk dö­ne­min­de Mı­sır’dan it­hal et­ti­ği mal­lar ara­sın­da bi­rin­ci sı­ra­yı hay­van de­ri­le­ri­nin, ikin­ci sı­ra­yı ise pa­muk ve ma­mul­le­ri­nin al­dı­ğı gö­rül­mek­te­dir. Bu dö­nem­de Tür­ki­ye’nin Mı­sır’dan it­hal et­ti­ği baş­lı­ca di­ğer mal­lar ara­sın­da ise kah­ve, ka­kao, ke­ten, ken­dir, hu­bu­bat, mey­ve, seb­ze, sa­na­yi yağ­la­rı, iç ya­ğı, mum, şe­ker­le­me ve bit­ki­sel yağ­lar bu­lun­mak­ta­dır. Ata­türk dö­ne­min­de Tür­ki­ye’nin Mı­sır’a ih­raç et­ti­ği mal­lar ara­sın­da bi­rin­ci sı­ra­yı tü­tün, ikin­ci sı­ra­yı ise mey­ve ve seb­ze­ler al­mış­tır. Bu dö­nem­de Tür­ki­ye’nin Mı­sır’a ih­raç et­ti­ği baş­lı­ca di­ğer mal­lar ara­sın­da ise ke­res­te ve ağaç ma­mul­le­ri, ba­lık, bo­ya, tıb­bi mal­ze­me, can­lı hay­van, yün ve ma­mul­le­ri, hu­bu­bat ve bit­ki­sel yağ­lar yer al­mış­tır41.
İki ül­ke ara­sın­da it­ha­la­tı ve ih­ra­ca­tı ya­pı­lan yu­ka­rı­da isim­le­ri zik­re­di­len ve zik­re­dil­me­yen mal­la­rın top­lam de­ğer­le­ri in­ce­len­di­ğin­de (Tab­lo 1), Ata­türk dö­ne­min­de Tür­ki­ye’nin Mı­sır’dan yap­tı­ğı en faz­la it­ha­la­tın 1924 yı­lın­da 7.170.000 li­ra ola­rak ger­çek­leş­ti­ği gö­rül­mek­te­dir. Tür­ki­ye’nin Mı­sır’dan yap­tı­ğı it­ha­la­tın Tür­ki­ye’nin top­lam it­ha­la­tı için­de­ki pa­yı ise en faz­la ola­rak 1923 yı­lın­da % 4,6 ora­nın­da ger­çek­leş­miş ve 1927 yı­lın­da % 0,9 de­ğe­ri­ni alın­ca­ya ka­dar her se­ne azal­mış­tır. Bu pay 1927’den 1938’e ka­dar % 0,7 ile % 2,1 ara­sın­da dal­ga­lı bir se­yir iz­le­miş­tir.
Ata­türk dö­ne­min­de Tür­ki­ye’nin Mı­sır’a yap­tı­ğı en faz­la ih­ra­cat 1929 yı­lın­da 7.890.000 li­ra ola­rak ger­çek­leş­miş­tir. Tür­ki­ye’nin Mı­sır’a yap­tı­ğı ih­ra­ca­tın top­lam ih­ra­cat­ta­ki pa­yı da en faz­la ola­rak yi­ne 1929 yı­lın­da % 5 ola­rak ta­hak­kuk et­miş­tir. Bu pay 1923 yı­lın­da % 2,9 iken, 1925 ve 1927 is­tis­na ol­mak üze­re 1929 yı­lı­na ka­dar sü­rek­li art­mış ve 1929’da % 5’e yük­sel­miş­tir. 1929’dan son­ra söz ko­nu­su pay 1936’da % 0,9’a ge­lin­ce­ye ka­dar, 1933 is­tis­na ol­mak üze­re, sü­rek­li azal­mış­tır. 1936’dan son­ra bu pay ha­fif bir ar­tış gös­te­re­rek 1938’de % 1,9’a çık­mış­tır.

Tab­lo 1:
Tür­ki­ye-Mı­sır İt­ha­lat ve İh­ra­ca­tı ile Bun­la­rın Top­lam İt­ha­lat ve İh­ra­cat­ta­ki Pay­la­rı42

Burada tablo vardır.
Ata­türk dö­ne­min­de Tür­ki­ye-Mı­sır ti­ca­ret hac­mi ise, Tab­lo 2’den de gö­rü­le­bi­le­ce­ği üze­re, en faz­la ola­rak 1925 yı­lın­da 12.040.000 li­ra de­ğe­rin­de ger­çek­leş­miş­tir. Bu ti­ca­ret hac­mi­nin Tür­ki­ye’nin top­lam ti­ca­ret hac­mi için­de­ki pa­yı en faz­la ola­rak 1923 yı­lın­da % 4,01 ora­nın­da ta­hak­kuk et­miş ve 1927 yı­lın­da % 1,82 de­ğe­ri­ni alın­ca­ya ka­dar her se­ne azal­mış­tır. Söz ko­nu­su pay 1928’de tek­rar % 2,59’a çık­sa da, 1933’ten son­ra % 1’li oran­la­ra ge­ri­le­miş­tir.
Ti­ca­ret den­ge­si 1923’te, Tab­lo 2’den de gö­rü­le­bi­le­ce­ği üze­re, bü­yük öl­çü­de Mı­sır’ın le­hi­ney­ken, Mı­sır’ın avan­ta­jı 1926’ya ka­dar her ge­çen se­ne azal­mış ve bun­dan son­ra­ki se­ne­ler, 1937 yı­lı ha­riç, den­ge Tür­ki­ye le­hi­ne oluş­muş­tur.

Tab­lo 2:
Tür­ki­ye-Mı­sır Ti­ca­ret Hac­mi­nin Tür­ki­ye’nin Top­lam Ti­ca­ret Hac­mi İçin­de­ki Pa­yı ve Tür­ki­ye-Mı­sır Ti­ca­ret Den­ge­si43

Burada tablo vardır.
Ti­ca­ri iliş­ki­le­re yö­ne­lik bü­tün bu ve­ri­ler bir ara­da de­ğer­len­di­ril­di­ğin­de, Tür­ki­ye’nin ge­nel ti­ca­re­tin­de Mı­sır’la olan ti­ca­re­ti­nin pek de bü­yük bir öne­me sa­hip ol­ma­dı­ğı gö­rül­mek­te­dir.

KÜL­TÜ­REL İLİŞ­Kİ­LER
Tür­ki­ye ve Mı­sır ara­sın­da­ki kül­tü­rel iliş­ki­ler, iki ül­ke­nin dev­let re­ji­mi an­la­yış­la­rı ara­sın­da­ki ça­tış­ma ne­de­niy­le, özel­lik­le 1934 ön­ce­sin­de, yok de­ne­cek ka­dar az­dı. 1934’ten iti­ba­ren İtal­yan teh­di­di­nin be­lir­gin­leş­me­ye baş­la­ma­sın­dan son­ra Tür­ki­ye-Mı­sır si­ya­si iliş­ki­le­rin­de mey­da­na ge­len ya­kın­laş­ma, kül­tü­rel iliş­ki­le­re de si­ra­yet et­miş­tir.
Kül­tü­rel iliş­ki­ler kap­sa­mın­da bu­ra­da ilk zik­re­dil­me­si ge­re­ken ko­nu, Tür­ki­ye’nin Mı­sır’da­ki ya­yın fa­ali­ye­ti­dir. Hü­se­yin Rem­zi Bey ta­ra­fın­dan Ka­hi­re’de 1930’lar­da ön­ce “Mu­aha­de­net”, son­ra “Ye­ni Tür­ki­ye” adıy­la bir haf­ta­lık ga­ze­te ya­yım­lan­mış­tır. Mas­raf­la­rı dü­zen­li ola­rak Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ta­ra­fın­dan kar­şı­la­nan bu ga­ze­te­nin ya­yı­nı Hü­se­yin Rem­zi Bey’in ölü­mün­den son­ra, 1937’de dur­du­rul­muş­tur44.
Di­ğer ta­raf­tan yi­ne ay­nı yıl­lar­da Ana­do­lu Ajan­sı mu­ha­bi­ri Zi­ya Da­nış­man ta­ra­fın­dan, “An An­ba-ul Şar­ki­ya” adı al­tın­da gün­lük bir bül­ten çı­ka­rıl­mış, bu bül­te­nin çı­ka­rıl­ma­sı için Zi­ya Da­nış­man’a Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ta­ra­fın­dan ay­da 15 Mı­sır li­ra­sı ve­ril­miş­tir. Zi­ya Da­nış­man’ın Bük­reş’e nak­li üze­ri­ne bül­te­nin çı­ka­rıl­ma­sı­na “Ab­dul­lah” isim­li şa­hıs ta­ra­fın­dan de­vam edil­diy­se de, 6 Tem­muz 1937’de bül­te­ne ya­pı­lan ay­da 100 TL’lik yar­dım ke­sil­miş­tir45. Çün­kü Ab­dul­lah, Ka­hi­re El­çi­li­ği’nin ta­li­mat ve emir­le­ri­ni ye­ri­ne ge­tir­me­miş, bir ta­kım ah­la­kî za­fi­yet­ler ser­gi­le­miş ve Tür­ki­ye düş­ma­nı ki­şi ve çev­re­ler­le te­mas kur­mak­tan ka­çın­ma­mış­tır46.
Kül­tü­rel iliş­ki­ler kap­sa­mın­da­ki di­ğer bir ko­nu, Mı­sır Kra­lı’na ve­ri­len pul al­bü­mü­dür. 1934’de Ka­hi­re’de top­la­nan 10. Ulus­la­ra­ra­sı Pos­ta Kong­re­si’nde, Ge­nel Pos­ta Bir­li­ği’ne men­sup ül­ke­ler­ce Kong­re’nin bir ar­ma­ğa­nı ola­rak Mı­sır Kra­lı 1’in­ci Fu­at’a 1929’da­ki 9. Kong­re’den be­ri çı­ka­rıl­mış pul se­ri­le­rin­den bi­rer nüs­ha ar­ma­ğan edil­me­si ka­rar­laş­tı­rıl­mış­tır. Bu ka­rar ge­re­ğin­ce 1935 yı­lın­da Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Na­fıa Ve­ka­le­ti (Ba­yın­dır­lık Ba­kan­lı­ğı) de 2021 TL de­ğe­rin­de bir pul al­bü­mü ha­zır­la­mış ve al­büm Tür­ki­ye’nin Ka­hi­re El­çi­li­ği ta­ra­fın­dan Mı­sır Kra­lı’na su­nul­muş­tur47.
Mı­sır­lı aka­de­mis­yen, öğ­ret­men, öğ­ren­ci ve as­ker­le­rin Tür­ki­ye zi­ya­ret­le­ri ise kül­tü­rel iliş­ki­ler kap­sa­mın­da bu­ra­da ele alı­na­cak son ko­nu baş­lı­ğı­dır. Söz ko­nu­su zi­ya­ret­ler­den il­ki 1936 yı­lın­da Mı­sır Üni­ver­si­te­si aka­de­mis­yen ve öğ­ren­ci­le­rin­den olu­şan 94 ki­şi­lik bir ka­fi­le ta­ra­fın­dan ger­çek­leş­ti­ril­miş­tir. Bu ka­fi­le­yi ta­şı­yan ge­mi Ça­nak­ka­le’de İl Em­ni­yet Mü­dü­rü ve Be­le­di­ye Baş­ka­nın­dan olu­şan iki ki­şi­lik bir he­yet ta­ra­fın­dan kar­şı­lan­mış­tır. Ge­mi­de Türk he­ye­ti için “çok sa­mi­mi ve par­lak bir tö­ren ya­pıl­mış, iki Mı­sır pro­fe­sö­rü Türk-Mı­sır dost­lu­ğu­nu te­ba­rüz et­ti­ren bi­rer söy­lev ver­miş­ler, nu­tuk­la­rı­nı ‘ya­şa­sın Mus­ta­fa Ke­mal Ata­türk, ya­şa­sın hür ve müs­ta­kil Tür­ki­ye’ te­men­ni­le­ri ile bi­tir­miş­ler­dir. Bu nu­tuk­la­ra be­le­di­ye re­isi ta­ra­fın­dan kar­şı­lık ve­ril­miş­tir. Bu me­ra­sim es­na­sın­da bir pro­fe­sör ta­ra­fın­dan Ça­nak­ka­le’de ha­yat­la­rı­nı kay­be­den aziz şe­hit­le­ri­miz na­mı­na bir çe­lenk de­ni­ze atıl­mış, di­ğer bir çe­lenk de Meh­met Ça­vuş anı­ğı­na (abi­de­si­ne) ko­nul­mak üze­re he­ye­ti­mi­ze ve­ril­miş­tir.”48
1938 yı­lın­da Mı­sır Pe­da­go­ji Ens­ti­tü­sü öğ­ret­men ve öğ­ren­ci­le­rin­den 30 ki­şi­lik bir ka­fi­le “ye­ni Tür­ki­ye’nin iler­le­yi­şi­ni ya­kın­dan gör­mek için” Tür­ki­ye’ye gel­miş, İs­tan­bul ve An­ka­ra’da in­ce­le­me­ler­de bu­lun­muş­tur49.
Yi­ne 1938 yı­lın­da Mı­sır or­du­sun­dan bir he­yet kül­tü­rel bir ge­zi kap­sa­mın­da Tür­ki­ye’yi zi­ya­ret et­miş­tir. Zi­ya­ret son­ra­sın­da Mı­sır Hü­kü­me­ti, Mı­sır as­ke­ri he­ye­ti­ne gös­te­ri­len sa­mi­mi il­gi­den çok mem­nun ol­du­ğu­nu be­lir­te­rek Türk Hü­kü­me­ti’ne te­şek­kür­le­ri­ni ilet­miş­tir50.
SO­NUÇ VE DE­ĞER­LEN­DİR­ME
Ata­türk dö­ne­mi Tür­ki­ye-Mı­sır iliş­ki­le­ri 1934 yı­lı­na ka­dar ol­duk­ça iniş çı­kış­lı bir se­yir iz­le­miş­tir. Bu iniş çı­kış­la­rın ana ne­de­ni, da­ha ön­ce de be­lir­til­di­ği gi­bi, iki ül­ke­nin dev­let re­ji­mi an­la­yış­la­rı ara­sın­da mey­da­na ge­len fark­lı­laş­ma­dır. Söz ko­nu­su fark­lı­laş­ma 1934 yı­lı­na ka­dar iki ül­ke iliş­ki­le­ri­nin ge­liş­me­si­ni en­gel­le­miş­tir. Fa­kat bu fark­lı­laş­ma iliş­ki­ler­de, 1933’te ya­şa­nan fes kri­zin­de ol­du­ğu gi­bi, cid­di ger­gin­lik­ler ya­rat­tı­ğı za­man­lar­da, Tür­ki­ye ve Mı­sır yet­ki­li­le­ri tan­si­yo­nu da­ha faz­la yük­selt­me­me­nin ara­yı­şı içe­ri­sin­de ol­muş­lar­dır. Çün­kü Tür­ki­ye ve Mı­sır, Ata­türk dö­ne­min­de, bu­gün de ol­du­ğu gi­bi, İran’la be­ra­ber Or­ta­do­ğu’nun en güç­lü, en ka­la­ba­lık ve je­opo­li­tik öne­mi en faz­la olan iki dev­le­tiy­di. İki ül­ke yö­ne­ti­ci­le­ri­nin de re­jim ça­tış­ma­sı gi­bi bir ne­den­den do­la­yı böy­le­si­ne önem­li bir böl­ge dev­le­tiy­le iliş­ki­le­rin ke­sil­me­si­ni is­te­me­dik­le­ri de­ğer­len­di­ril­mek­te­dir.
1934’ten iti­ba­ren İtal­ya’nın ya­rat­ma­ya baş­la­dı­ğı gü­ven­lik kay­gı­la­rı ise, bu ta­ri­he ka­dar iliş­ki­ler­de ya­şa­nan iniş çı­kış­la­rı so­na er­dir­miş ve iliş­ki­ler­de kay­de­di­len is­tik­rar sa­ye­sin­de de, uzun za­man­dan be­ri ya­pıl­ma­sı ta­sar­la­nıp da ya­pı­la­ma­yan dost­luk ve ika­met ant­laş­ma­la­rı ile ta­bi­iyet söz­leş­me­si 1937’de im­za­la­na­bil­miş­tir. Bu ge­liş­me­de İn­gil­te­re’nin de et­ki­si ol­du­ğu göz ar­dı edi­le­mez bir ger­çek­tir. Şöy­le ki; ABD’nin Mı­sır Or­ta­el­çi­si Bert Fish’in de ifa­de et­ti­ği gi­bi, bu dö­nem­de Mı­sır’ın iz­le­di­ği po­li­ti­ka­lar bü­yük öl­çü­de İn­gil­te­re ta­ra­fın­dan be­lir­len­miş­tir51. Me­se­la Mı­sır 1935’te İn­gil­te­re’nin et­ki­siy­le Sü­veyş Ka­na­lı’nı İtal­yan ge­mi­le­ri­ne ka­pat­ma ka­ra­rı al­mış­tır52. İn­gil­te­re’nin Mı­sır üze­rin­de böy­le bir et­ki­si ol­du­ğu­na gö­re ve İn­gil­te­re’nin de İtal­yan ya­yıl­ma­cı­lı­ğı­na kar­şı ken­di gü­cün­den zi­ya­de Tür­ki­ye ve Mı­sır’ın gü­cün­den is­ti­fa­de et­me­yi is­te­miş ol­ma­sı kuv­vet­le muh­te­mel ol­du­ğu­na gö­re, 1934’ten son­ra Tür­ki­ye-Mı­sır iliş­ki­le­ri­nin bir öl­çü­de İn­gil­te­re’nin et­ki­siy­le ge­liş­miş ol­du­ğu­nu söy­le­mek müm­kün­dür. Fa­kat, 1934’ten son­ra olu­şan Tür­ki­ye-Mı­sır ya­kın­laş­ma­sı­nı sa­de­ce İn­gil­te­re fak­tö­rü­ne bağ­la­mak da ger­çek­çi ol­ma­ya­cak­tır. İn­gil­te­re’nin et­ki­si hiç ol­ma­mış ol­say­dı bi­le, 1934’ten son­ra ger­gin­leş­me­ye baş­la­yan dün­ya kon­jonk­tü­rü­nün, Tür­ki­ye ve Mı­sır’ı bir­bi­ri­ne yak­laş­tı­ra­ca­ğı dü­şü­nül­mek­te­dir. Çün­kü, da­ha ön­ce de be­lir­til­di­ği üze­re, Tür­ki­ye ve Mı­sır, İran’la be­ra­ber Or­ta­do­ğu’nun en güç­lü iki dev­le­ti­dir ve Or­ta­do­ğu dı­şın­dan ge­len bir teh­di­de Or­ta­do­ğu’nun en güç­lü dev­let­le­ri­nin be­ra­ber­ce kar­şı koy­ma­la­rı­nın en ras­yo­nel po­li­ti­ka ol­du­ğu de­ğer­len­di­ril­mek­te­dir.


KAY­NAK­ÇA

1. Ar­şiv Kay­nak­la­rı

T.C. Baş­ba­kan­lık Cum­hu­ri­yet Ar­şi­vi, Ye­ni­ma­hal­le, An­ka­ra.
Bel­ge Nu­ma­ra­la­rı: 030.10.198.355.2, 030.10.266.795.2, 030.10.131.936.21, 030.10.266.795.10, 030.10.266.795.12, 030.10.266.795.14, 030.10.180.243.8, 030.10.180.243.17, 030.10.178.230.2, 030.10.266.796.6, 030.10.266.796.11, 030.18.01.01.17.89.9, 030.10.84.557.5, 030.10.197.349.3, 030.10.200.367.10, 030.10.200.369.5, 030.10.268.804.19.

2. Res­mi Ya­yın­lar
Düs­tur, Ter­tip 3, Cilt 18.
Fo­re­ign Re­la­ti­ons of the Uni­ted Sta­tes, 1922, 1927, 1935, 1936, 1937, Uni­ted Sta­tes Go­vern­ment Prin­ting Of­fi­ce,Was­hing­ton 1938.
Ha­ri­ci Ti­ca­ret Yıl­lık İs­ta­tis­ti­ği 1925, c. 1, İs­ta­tis­tik Umum Mü­dür­lü­ğü Ya­yı­nı, İs­tan­bul 1925.
Ha­ri­ci Ti­ca­ret: Yıl­lık İs­ta­tis­tik 1926, c. 1, İs­ta­tis­tik Umum Mü­dür­lü­ğü Ya­yı­nı, An­ka­ra 1929.
Ha­ri­ci Ti­ca­ret İçin Yıl­lık İs­ta­tis­tik Yıl 1927, c. 1, İs­ta­tis­tik Umum Mü­dür­lü­ğü Ya­yı­nı, An­ka­ra 1929.
Ha­ri­ci Ti­ca­ret İçin Yıl­lık İs­ta­tis­tik Yıl 1928, c. 1, İs­ta­tis­tik Umum Mü­dür­lü­ğü Ya­yı­nı, An­ka­ra 1929.
Ha­ri­ci Ti­ca­ret İçin Ay­lık İs­ta­tis­tik Ka­nu­nu­sa­ni (Ocak)-Ka­nu­ni­ev­vel (Ara­lık) 1929, İs­ta­tis­tik Umum Mü­dür­lü­ğü Ya­yı­nı, An­ka­ra 1929.
Sta­tis­ti­que du Com­mer­ce Ex­te­ri­eur de La Tur­qu­ie Pen­dant L’An­nee 1340 (1924), c. 1, İs­ta­tis­tik Umum Mü­dür­lü­ğü Ya­yı­nı, İs­tan­bul 1926.
TBMM Ka­va­nin Mec­mu­ası, Dev­re 5,10, c. 17,37, TBMM Mat­ba­ası, An­ka­ra 1937, 1955.
Tür­ki­ye Ha­ri­ci Ti­ca­ret: 1923, c. 1, İs­ta­tis­tik Umum Mü­dür­lü­ğü Ya­yı­nı, İs­tan­bul 1926.
Tür­ki­ye Ha­ri­ci Ti­ca­ret: Res­mi İs­ta­tis­tik­le­re Na­za­ran Tah­lil ve Mu­ka­ye­se Ra­po­ru 1930-38, İs­ta­tis­tik Umum Mü­dür­lü­ğü Ya­yı­nı, İs­tan­bul 1940.

3. Ki­tap­lar
AL­TUN­DAĞ Şi­na­si, Ka­va­la­lı Meh­met Ali Pa­şa İs­ya­nı: Mı­sır Me­se­le­si 1831-1841, 1. Kı­sım, TTK Ba­sı­me­vi, An­ka­ra 1988.
AR­MA­OĞ­LU Fa­hir, Si­ya­si Ta­rih: 1789-1960, An­ka­ra Üni­ver­si­te­si  Si­ya­sal Bil­gi­ler Fa­kül­te­si Ya­yın­la­rı, An­ka­ra 1964.
BOT­MAN Sel­ma, Egypt from In­de­pen­den­ce to Re­vo­lu­ti­on, 1919-1952, Syra­cu­se Uni­ver­sity Press, New York 1991.
BU­LUT Se­mih, Ata­türk Dö­ne­mi Tür­ki­ye-ABD İliş­ki­le­ri: 1923-1938, Ata­türk Araş­tır­ma Mer­ke­zi Ya­yın­la­rı, An­ka­ra 2010.
DEBB Ma­ri­us, Party Po­li­tics in Egypt: The Wafd&its Ri­vals 1919-1939, It­ha­ca Press, Lond­ra 1979.
KA­RAL En­ver Zi­ya, Os­man­lı Ta­ri­hi, Cilt 5, TTK Ba­sı­me­vi, An­ka­ra 1983.
ME­RAY Se­ha L., Lo­zan Ba­rış Kon­fe­ran­sı: Tu­ta­nak­lar-Bel­ge­ler, No. 8, 2. Ta­kım, c. 2, Ya­pı Kre­di Ya­yın­la­rı, 2. Bas­kı, İs­tan­bul 2001.
SOY­SAL İs­ma­il, Ta­rih­çe­le­ri ve Açık­la­ma­la­rı ile Bir­lik­te Tür­ki­ye’nin Si­ya­sal And­laş­ma­la­rı: (1920-1945), c. 1, Türk Ta­rih Ku­ru­mu Ba­sı­me­vi, An­ka­ra 1983.
ŞİM­ŞİR Bi­lal N., Do­ğu­nun Kah­ra­ma­nı Ata­türk, Bil­gi Ya­yı­ne­vi, An­ka­ra 1999.
TIG­NOR Ro­bert L., Mo­der­ni­za­ti­on and Bri­tish Co­lo­ni­al Ru­le in Egypt, 1882-1914, Prin­ce­ton Uni­ver­sity Press, New Jer­sey 1966.
Türk Yu­nan İliş­ki­le­ri­nin Dü­nü, Bu­gü­nü, Ya­rı­nı,  Harp Aka­de­mi­le­ri Ya­yı­ne­vi, İs­tan­bul 1994.
UÇA­ROL Rı­fat, Si­ya­si Ta­rih, Harp Aka­de­mi­le­ri Ba­sı­me­vi, İs­tan­bul 1982.

4. Ma­ka­le­ler
AK­ÇA Bay­ram, “Ata­türk Dö­ne­mi Türk-Mı­sır İliş­ki­le­ri ve Bu Dö­nem­de Mı­sır Ba­sı­nı­nın Türk İn­kı­la­bı­na Ba­kı­şı­na Bir Ör­nek”  5. Ulus­la­ra­ra­sı Ata­türk Kong­re­si, 8-12 Ara­lık 2003, Bil­di­ri­ler, c. 2, Ata­türk Araş­tır­ma Mer­ke­zi Ya­yın­la­rı, An­ka­ra 2005.
ÇO­LAK Me­lek, “Türk-Mı­sır İliş­ki­le­ri Çer­çe­ve­sin­de Mı­sır’ın Ata­türk ve Türk Dev­ri­mi­ne Ba­kı­şı (1919-1938)” Ka­ra­de­niz Sos­yal Bi­lim­ler Der­gi­si, Sa­yı: 6, Tem­muz 2010.
HAT­TA­MER Ric­hard, “Mı­sır Ba­sı­nın­da Ata­türk ve İn­kı­lap­la­rı”(Çe­vi­ren Ay­ten Se­zer) Ata­türk Araş­tır­ma Mer­ke­zi Der­gi­si, Cilt: XVII, Sa­yı: 50, Tem­muz 2001.
…………., “Ata­türk and The Re­forms in Tur­key as Ref­lec­ted in the Egyp­ti­an Press” Jo­ur­nal of Is­la­mic Stu­di­es, Vol: 2, Num­ber: 1, Ja­nu­ary 2000.
ÖZ­Gİ­RAY Ah­met, “Tür­ki­ye-Mı­sır Si­ya­si İliş­ki­le­ri (1920-1938)” Ta­rih İn­ce­le­me­le­ri Der­gi­si, Sa­yı: 11, İz­mir 1996.
ŞİM­ŞİR Bi­lal N., “Fes Ola­yı: Tür­ki­ye-Mı­sır İliş­ki­le­rin­den Bir Say­fa (1932-1933)” Bel­le­ten, c. 48, Sa­yı:189-190, Ocak- Ni­san 1984.
YIL­MAZ Meh­met Ser­hat, “Mı­sır Ba­sı­nın­da Mil­li Mü­ca­de­le Dö­ne­mi Tür­ki­ye’si Üze­ri­ne Bir Araş­tır­ma (1919-1922)” The Pur­su­it of His­tory -In­ter­na­ti­onal Pe­ri­odi­cal for His­tory and So­ci­al Re­se­arch (Ta­ri­hin Pe­şin­de-Ulus­la­ra­ra­sı Ta­rih ve Sos­yal Araş­tır­ma­lar Der­gi­si), Yıl: 1, Sa­yı: 2, Ekim 2009.
…………., “Tür­ki­ye’de­ki Şap­ka ve Kı­ya­fet İn­kı­la­bı­nın Mı­sır Ka­mu­oyun­da Yan­sı­ma­la­rı (1925-1932)” Ha­cet­te­pe Üni­ver­si­te­si Ata­türk İl­ke­le­ri ve İn­kı­lap Ta­ri­hi Ens­ti­tü­sü Cum­hu­ri­yet Ta­ri­hi Araş­tır­ma­la­rı Der­gi­si, Yıl: 1, Sa­yı: 2, Güz 2005.     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder