Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatı hakkında en kapsamlı bilgiler.
10 Mayıs 2013 Cuma
Atatürk'ün Bolu Anıları
Bolu Mustafa Kemal Paşa ilişkileri Erzurum Kongresi sırasında başladı. 23 Temmuz 1919’da Erzurum’da, 4 Eylül 1919’da Sivas’taki millî kongreler, bunlara ait metinler, telgraf yolu ile Bolu Mutasarraflığı’na ulaştırıldı. Heyet-i Temsiliye Başkanı olarak Sivas’tan bir çok talimat, Mutasarrıf Ali Haydar Beye, Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti’ne iletilmiştir. Damat Ferit Paşa hükümeti ile bağlantının kesilmesi de Mustafa Kemal Paşa’nın isteği üzerine gerçekleştirilmiştir. Ayrıca Dertli Gazetesi ve asayişle ilgili dilekler de Sivas’ta M. Kemal Paşaya duyurulmuştur. Bolu ile Adapazarı arasındaki Akyazı’da meydana gelen başkaldırma esnasında, İzmit, Adapazarı, Düzce ve Bolu yöneticilerinin sık sık dikkati çekilmiştir. Mutasarrıf Ali Haydar-M. Kemal Paşa görüşmeleri de, 1920 yılı içinde devam etmiştir. Sonraki Mutasarrıf Halil Beyde Bolu-Ankara ilişkilerini titizlikle ve zaman kaybetmeksizin devam ettirmiştir.
1921-1922 yılında, Bolu-M. Kemal teması yine telgraf görüşmeleri ile sürdürülmüştür. Türkoğlu Gazetesi’nde yer alan bu haberler şöyledir:
“Gazilik ve mareşallik unvanı ve rütbelerinin tevcihi üzerine, Bolu Gençler Birliği Riyaseti tarafından Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine hitaben çekilen tebrik telgrafnâmesine cevaben Müşarünileyh Hazretleri tarafından şeref-vârid telgrafnâme sureti ber-vech-i zir derc-i sütün mefâharet olunur.
Bolu Gençler Birliği Riyasetine,
Tebriklerinize samimâne teşekkür ederim. 28.9.1921
TBMM Reisi Başkumandan Mustafa Kemal”
“BMM Reisi Başkumandanlık Cânib-i Âlisine : Bugün Bolu Himaye-i Etfâl Cemiyeti (Çocuk Esirgeme Kurumu) tarafından vatan ve memleket yolunda hayatlarını feda eden şehitlerin bıraktıkları evlâtlarımızla cephede bulunan sevgili askerlerimizin yavrularından 186 çocuğun Memleket Hastanesinde sünnetleri yapılmıştır. Bu münâsebetle memleket donatılmış müzika ve davullarla çocuklar arabalarla gezdirilmiş ve hepsine de bir kat elbise ve ayakkabıları ve muhtelif hediyeler verilerek, gerekli bakımları ve dinlenmeleri sağlanmıştır. Arzederim.
Bolu Mutasarrıfı Fahri (Fahreddin)”
M. Kemal Paşa, TBMM Reisi ve Başkumandan imzası ile şu karşılığı vermiştir;
“Bolu Mutasarrıflığına,
10 Eylül 1921 tarihli telgrafa cevap.
Bolu Himâye-i Etfal Cemiyeti tarafından şehitler ve mücahitler çocuklarından 186 kişinin sünnetlerinin yapılması ve kendilerine elbise ve hediyeler verilmesi, övünülecek şeylerdir. Teşekkür ederim. Bu gibi şeylerin devamı gereklidir. İlgililere bildirilmesini rica ederim.”
Bolu Milletvekili Yusuf İzzed Paşanın ani ölümü üzerine ailesine, Bolu Belediye Başkanlığına, Müdâfaa-ı Hukuk Cemiyeti Başkanlığına ve Gençler Birliği Başkanlığına üzüntülerini bildiren telgraf yollanmıştır. Tarihi 19 Nisan 1921’dir.
“Yusuf İzzed Paşanın ölümünden dolayı müteessir olan Büyük Millet Meclisi, muhterem arkadaşları hakkında izhâr buyurulan hissiyat kadir-şinaslıkdan dolayı takdim-i teşekkürat eyler Efendim….
BMM Reisi Mustafa Kemal”
Bolu- M. Kemal ilgisi, sadece mutasarrıflıkta değil, Çorum’daki Bolulular arasında da yaygındı. Türkoğlu Gazetesi’nin 14 Mayıs 1922 tarihli nüshasında Ali Rıza Efendi ile ilgili olarak şu habere yer verilmektedir.
“Çorum’da bulunmakta olan millî sanatkârlarımızdan diş doktoru Bolulu Ali Rıza Efendi, Başkumandanımız Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’nin altından bir heykelini yaparak Paşay-ı müşarün-ileyhe takdim etmişlerdir. Ali Rıza Efendi, memleketimizin en fedakar ve vatanperver sanatkârlarındandır. Hemşehrimizin hareketini takdir ve kendisini tebrik ederiz.”
Mustafa Kemal Paşa, Haziran 1922’de İzmit’de Fransız Yazan Claude Farrer ve annesi Zübeyde Hanım ile görüşmek için Ankara’dan Adapazarı’na seyahat etmiştir. Öyle görünüyor ki gezi gizli tutulmuştur. Bu münasebetle Bolu Mutasarrıfı Fahreddin Bey ile M. Kemal Paşa arasında şu tel görüşmesi yapılmıştır:
“Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine;
TBMM Reisi Başkumandan Gazi M. Kemal Paşa Hazretlerinin livamız (Bolu) dahilinden geçerek İzmit’e teşrif buyuracakları evvelce haber alınmıştır. Biz de, zât-ı âlinizi Göynük’de karşılama ve Bolu adına hoş geldiniz diyecektik. Dönüşünüzde de, uğurlamak için özel bir heyet hazırlamıştık. Ancak, Başkumandan Paşa Hazretlerinin teşrifleri ani ve habersiz vuku bulmakla, karşılama grubu istikbâlinizden mahrum kalmıştır. 24 Haziran 1922”
M. Kemal Paşa da, Bolu Mutasarrıfına teşekkür etmek üzere aşağıdaki telgrafı göndermiştir. Tarihi 26 Haziran 1922’dir.
“Bolu Mutasarrıflığına,
24 Haziran 1922 tarihli telgrafınızı aldım. Hakkımda bütün Bolu halkının gösterdiği hissiyat ve tezahürat-ı samimâneden pek duygulandım. Teşekkürlerimin ilgililere bildirilmesini rica ederim.
TBMM Reisi Başkumandan M. Kemal”
Bolu Genel Meclisinin açılması nedeni ile Mutasarrıf ve M. Kemal Paşa arasında da şu tel görüşmeleri gerçekleştirilmiştir :
“BMM Riyâset-i Celîmlesine, 7 Ocak 1922
Hakimiyet-i Millîye’nin küçük bir örneği olan Liva Meclisi-i Umûmisi, bugün özel bir törenle açılmış ve millî yasal davamızın bütün dünya nazarında kabul edildiğinin ferdasında belli düşmanlarımızın kahr ü tedmiri arefesine rastlayan iş bu toplantıda millî hakimiyetimizin medar-ı istinadı olan TBMM’nin mesai ve başarısı hakkında meclisimiz tarafından en hararetli istekler içinde izhâr-ı teminat ve takdim-i ihtirama ve tazimata karar verilmiş olduğunuzu arz ile kesb-i fahr eylerim.
Bolu Meclis-i Umumî adına reis Mutasarrıf Fahreddin.
M. Kemal Paşa da TBMM Reisi imzası ile şu cevabı telgrafı göndermiştir:
“Bolu Mutasarrıflığına:
Bolu Genel Meclisinin açılması ve Büyük Meclise karşı hislerini içine alan telgrafnâmeleri Genel Heyetçe okunmuştur.
Büyük Meclis, işbu sevgi dolu görüşlerden dolayı teşekkür eder ve Meclisinize başarılar temenni eylerim.”
BMM’nin 1923’deki yasama yılı Bolu tarafından, diğer vilâyetlerle birlikte tebrik edilmiştir. Ayrıca, M. Kemal Paşayı Bolu’ya davet etmek için, yedi kişilik bir heyet teşkil edilmiş, Ankara’ya gönderilmiştir. Vakit Gazetesi, 21 Nisan 1923 tarihli sayısında.
“Bolu’dan Gazi Paşa Hazretlerine arz-ı tazimat ile kendilerini Bolu’ya davet etmek üzere geleceğini yazdığımız Heyet. Ankara’ya vasıl olmuş ve Çankaya’da Paşa Hazretleri tarafından kabul olunmuştur. Paşa Hazretleri ilk fırsatta arzularını gerçekleştirmeye söz vermiştir.”
Çeşitli nedenlerle, Bolu’yu şereflendirme, 1934 yılına kadar gerçekleştirilemedi.
Mustafa Kemal Paşanın ilk ve kapsamlı gezisi Cumhuriyet’in ilânından sonra 1934’de gerçekleşecektir. 1923-1934 devresinde, çeşitli vesilelerle, Çankaya’ya heyetler gönderilmiş, Boluluların içten ısrarlı davetleri tekrarlanmıştı. Dertli gazetesi sahibi, Bolu Meb’ûsu İlyaszâde Şükrü (Gülez) ve Tayyare Cemiyeti Başkanı Mustafa Kemal Paşanın Milli Mücâdele de; inkılâbların yapılmasında her zaman yanında bulunan Cevad Abbas (Gürer) Boluluların hislerine tercüman olmuşlardı.
Anadolu gezilerinde, Bolu ancak 1934’de programa alınabildi. Şimdiye kadar, Reis-i Cumhur, Ankara, Yabanâbâd (Kızılcahamam), Gerede, Reşadiye (Çağa), Bolu, Düzce ve Adapazarı güzergahını görmemişti, fırsatını da bulamamıştı.
Büyük Kurtancı’ya karşı bağlılık ve özlem duyan Bolulular, Temmuz 1934 de müjdeyi Mebus, Cevad Abbas Bey’den öğrendiler. Alışılagelmiş tetkiklerini yapmak için Bolu’ya gelen Mebus, Vali Ali Rıza (Üner) ve Belediye Başkanı, Baytar diye tanınan Reşad (Aker)le görüşerek Reis-i Cumhur’un Bolu’ya geleceği müjdesini verdi. Haber az sonra bütün Bolu’da duyuldu. Bu mutlu geziyi, iyi bir karşılama töreni ile başlatmak istediler. Vali ve Belediye Başkanı, “Tezyin ve Karşılama Heyeti”nin teşkili için emir verdiler. Yan komiteler de iki gruba yardımcı olacaktı. Öğretmen Kadriye Hanım (Atay), Faika Hanım (İnhisarlar Müdürü eşi), Hafız Murteza ve Muzaffer (Samur) Bolu’daki programı vilâyete arz ettiler.
Reis-i Cumhur Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın ikamet edeceği yer olarak Fırka tespit edildi. Bolu Üçtepe üzerinde kurulmuştu. Bunlar; Karga, Hisar ve Hıdırlık tepeleri idi. 1930 yılı sonrası, Hıdırlık tepesinde fırka parkı düzenlenmiş ve Bolu’nun en modern binası Cumhuriyet Halk Fırkası inşâ edilmişti. Halk buraya kısaca Fırka binası diyordu. Halk evi/Fırka, bütün Bolu ovasına hakim ada vaziyetinde idi. Karacasu, Ilıcalar, Mudurnu, Düzce, Sünnice Dağları, Gerede ciheti emsalsiz manzarasıyla görülebilmekte idi. İşte böylesine seçkin mevki, Reis-i Cumhur’un ikametine ayrılmıştı.
Mebus Cevad Abbas Bey, hazırlıkları yerinde görmek, ilgili emirleri vermek için Ankara’dan tekrar Bolu’ya geldi (15 Temmuz 1934).
Fırkaya çıkıldı tezyin ve karşılama heyetiyle konuştu. Salonda yığılı halıları görünce hayretini gizleyemedi. Tezyin Heyetinin bunları Reis-i Cumhurun geçeceği yollara serileceğini söylemesi üzerine, Cevad Abbas;
-Efendiler! Gazi böyle şeyleri sevmiyor. Gösterişten uzak kalınmasını istiyor, demek zorunda kaldı ve O’nun “Ben Saltanat heveslisi değilim. Halktan biriyim. Cumhuriyet adamı olarak karşılanmak isterim”. Sözlerini hatırlattı.
Reis-i Cumhur Gazi M. Kemal Paşa 17 Temmuz 1934’de, Bolu vilayeti sınırında karşılandı. Öğleye doğru sıcak, açık bir havada Gerede’de muhteşem bir karşılama yapıldı. Sonra, Arkot dağının mor koyu yeşil denizi andıran çamlıktaki Ramazan Dede Tepesine çıkıldı.
Gerede ve ovası, Erzurum ve Sivas yaylalarını hatırlatan serinlikte, seyredildi Vali ve kaymakamın Belediye başkanının izahları dinlendi.. Muştala Kemal’in hoşuna gitmiş olmalı ki, tepeye “Esen Tepe” denildi. Reis-i Cumhur ve beraberindekiler, son yılların en güzel yemeğini, Geredeli, Mengenli ve Bolulu aşçıların elinden yemişlerdi.
Öğleden sonra nefis manzarası ile insanı büyüleyen Reşadiye’ye hareket edildi. Gölün güneyindeki kasabada, köy halkı Mustafa Kemal’i candan karşılayarak bağrına bastı.
Reşadiye, eskiden Çağa ismini taşıyordu. Gölün Mengen tarafındaki asıl yeri yangınla harap olduğu için, tarihi kasaba, şimdiki yerine taşınmıştı. Sultan Mehmet Reşad’ın adı, yeni yerleşme yerine verilmiş, bu nedenle Reşadiye diye anılmıştı. Reis-i Cumhur “buraya Çağa denilsin” direktifini verdi. Diğerinden ayırmak için de Yeni Çağa şekli kabul edilmiştir.
Aynı gün öğle ile ikindi arası kafile Bolu’ya vardı. Telefonla, Gazi’nin nerede bulunduğu öğreniliyor ve halka da bilgi veriliyordu.
Reis-i Cumhur açık ve güneşli bir havada Bolu’ya ilerlerken, harman vakti olmasına rağmen hemen bütün köylüler , şehre dolmuş, kasabalılar Karga ve Hisar Tepeleri civarında büyük kalabalık teşkil etmişlerdi.
Reis-i Cumhur, Bolu dışında yine resmen Vali Ali Rıza (Üner), Belediye Başkanı Baytar Reşad (Aker) Askeri Birlik Komutanı, subaylar, askerler, mülki erkanca karşılandı. Onu istikbal edenler arasında milletvekilleri Hasan Cemil Çambel, Salah Cimcoz, Şükrü Gülez, Cemal Sait Siren, Bolulu Tahir Hitit’de göze çarpmaktaydı.
Ankara kafilesindekiler;
Recep Peker, Şükrü Kaya, Afet İnan, İsmail Hakkı Uzbay, Salih Omurtag, Cevat Abbas Gürer, korumalar ve yaverlerdi.
Reis-i Cumhur şimdi Anıtkabir müzesindeki otomobilden inmiş ve Bolu toprağına Hisar altına ilk adımını atmıştır., Spor kıyafetliydi. Gömlek yakası açıktı. Ön cebinde beyaz mendil vardı. Siyah kuşaklı fötr ile halkı selamladı. Öğrencileri fark edince, Gazi:
“İşte Türkiye Cumhuriyetinin geleceği bunlardır. Bu gençlere değer vermeli ve en iyi biçimde yetişmeleri sağlanmalıdır. Çünkü Cumhuriyet bunların omuzlarından yükselecektir” diyerek, yanındakilerin dikkatini çekti.
Bolulular, aziz misafirini karşılarında görünce, hasret giderdiler, heyecan fırtınası dalga dalga yayılıyordu. Reis-i Cumhur hiç usanmadan fötrü ile halkı selamladı. Sonra Fırka’ya çıkıldı. Kendisine tahsis edilen odaya doğru ilerlerken merdivende bir an durakladı. Ilıca, Karasu taraflarına baktı. Recep Peker’e: “Bolu’yu Ankara’dan önce görmeliydim…” dedi. Bu söz, Bolulularca, sonraları değişik yorumlandı. “Yoksa, Gazi, Bolu’yu başkent yapmadığına mı hayıflanıyordu.”
Fırkada üst düzeyde ve halkın temsilcileri ile fikir alışverişinde bulunuldu. Gazi, Bolu’ya ve inkılaplara dair bazı sorular yöneltti.
Akşam, Boluluların tertiplediği gece, öncekilerden farklı idi. Geleneksel Paşa Pilavı, bazılarını hayrete düşürmüştü. Çankaya’daki sofra, burada, daha farklı ve insanı imrendirecek sıcak havadaydı. Behire (Bahire) Hanım ile Gazi arasında kısa sohbette verilen cevaplar son derece ilgi çekici idi. Gazi, sonunda Bahire’ye “senin adın bundan sonra BEDİZ olsun. Seninle, Türk kadınının temsilcisi olarak BMM’de çalışmak isterim.” dedi. Bediz Hanım, önerildiği gibi kadın mebus olarak BMM’ne girdi. Soyadı olarak da, Morova’yı aldı. (1935)
18 Temmuz 1934 günü, Ankara’dan Hariciye’nin ulaştırdığı, Kuşadası hadisesi, bir önceki gecenin neşesini kaçırmışa benziyordu. Zira, iki İngiliz subayının yaralanması, Türkiye ile siyasi gerginliğe sebep olabilirdi. Gazi çevresinin üzüntüsünü hissedince, Cevad Abbas’ı yanına davetle Türk askeri, kendisine düşen vazifeyi yapmıştır.” Cevabi telgrafın, Ankara’ya gönderilmesi talimatını verdi.
Reis-i Cumhur’a Halk evinin hatıra defteri arz edildi.
“Bolu Halk evinde bir gece kaldım. Bolu’nun güzelliğinden, halkın coşkun sevinçlerinden çok mütehassis oldum. 18. VII. 1934
Gazi Mustafa Kemal”
Cümlelerini, mürekkep kalemi ile yazdı.
Mustafa Kemal, yine Boluluların coşkun kalabalığı ile Düzce’ye uğurlandı. Bütün ileri gelenler, vilayet ve belediye yetkililerince Borazanlar, Paşa Köyü, Berberler, Zincirlikuyu Ayrılık çeşmesine kadar, kafileyi takip ettiler.
1935 yılında yayınlanan kutlama kitabında, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Bolu ziyareti ve bıraktığı izler şöyledir.
“Yıllarca bekledikten, yolunu gözledikten sonra Bolulular Atatürk’ü 17 Temmuz 1934 de aralarında gördüler. Bolulular böyle bir günü o kadar çok beklemişlerdi ki, daha Atatürk Gerede’den çıkmadan Bolu doğu tarafı Hisar’ın altı binlerce insanla dolmuştu. O’nu ilk görmek kıvancını kimse ötekine vermek istemiyordu. Nihayet geldi. Aramıza girdi. Doya doya gördük. Güzel Bolumuzu beğendi. İki gün içinde O’nu aramızda o kadar benimsemiştik ki gidişi ile Bolu bomboş gibi oldu. Bolu O’nun Bolu’ya ayak bastığı günü 17 Temmuz gününü, bayram günü olarak kabul etti. Her yıl 17 Temmuz sonsuz bir coşkunlukla kutlanıyor. Şimdi her yıl tekrarlanan bu büyük günde bütün Boluluların aradığı, hasretle gözlediği bir çehre var. Bir kere aralarında gördükleri büyük Türk’ü bir daha aralarında görmek.”
Bolu Urayı’nın yazısında da vurgulandığı gibi 17 Temmuz, Ata’nın Bolu topraklarına ayak basışı, bayram günü kabul edilmiştir. Her yıl aynı tarihte resmi törenle, 1934 yılının yıldönümü kutlanmaktadır. Şimdi, Türk ve dünya turizminin gözdesi Abant, 1935’ten beri her yıl bayram şenliklerine sahne olmuştur. 1947’da Mahfel civarında, Hükümet ve Kışla’nın yanında, Düzce şosesi üzerinde heykeli ve park düzenlemesi yapılmıştır. Heykeltıraş Nejat Sirel (1897-1959) Bursa’dan sonra, en görkemli anıtı, Bolululara kazandırmıştı. Bolu kültür hayatının mühim siması M. Karamanoğlu, 1934 yılı ile ilgili olarak “Gazi dolması” hikayesinden bahsetmektedir.
“Sene: 1934
Ebedi Şef Atatürk, Bolumuzu şereflendirmişti. Ne yazık ki, İzmir’de vurulan iki İngiliz subayı olayı, daha fazla kalmalarına mani olmuş, bizleri de hayli üzmüştü. Bolu Adapazarı yolu berbat bir durumda, Vali ve Nafıa Müdürü çukurları kum ve çakıllarla doldurtmakta. Yol çavuşları nezaretinde ekipler hummalı bir faaliyette. Bolumuz’dan ani olarak yola çıkan Atamız, kendisi ile beraber hareket eden maiyetini ve göndermeye gidenleri bir hayli geride bırakmıştı. Yolun sonlarına doğru bir çavuşun nezaretinde amelelerin acele acele bir çukur doldurmaya çalıştıklarını görünce dururlar. Yol çavuşuna ne yaptığını sorarlar. Atası’nın daha birkaç gün Bolu’da kalacağını bilen yol çavuşu Mehmed Çavuş, yolcunun yüzüne bakmadan “Gazi dolması Efendim” der ve yine işine devam eder. Atatürk, “O da ne demek” diye sorunca ; yolcunun yüzüne bakan ve Atasını karşısında gören Mehmed Çavuş safiyetle ; “Paşam. Sizin çukurlarda sarsılmamanız için çukurları dolduruyoruz” der. Ata o zamana kadar yetişen Valiye (Ali Rıza Üner) döner. Yol çavuşunun taltifini: Nafıa Müdürünün de iyi çalışmasını emreder.”
Reis-i Cumhur Kemal Atatürk’ün 10 Kasım 1938 İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda vefatı bütün Boluluları kalben üzmüş ve vilâyette matem havası hakim olmuştur.
Herkes birbirine küskün gibi göz yaşı dökmekten ağızlarını bıçak açmıyordu. Radyonun yayını tek nefes halinde dinleniyordu. Cenaze törenine katılmak için CHP’den, belediyeden, halktan temsilciler seçildi. Ayrıca büyük bir anma mitingi de yapılacaktı. Herkes buna hazırlanıyordu.
Devletin resmî yayın organı olan Ayın Tarihinde 20 Kasım 1938 günkü haberinde Bolu’daki etkinliklere temas edilerek, “Büyük ve ebedî kurtarıcıya, Ankara’da yapılan cenaze merasimini radyoda göz yaşları ile dinleyen Bolu halkı, Halk evinde toplanarak verilen hitabeleri yine göz yaşları içinde dinlemiştir. Binlerce köylü ve şehirli saat 14.00’te Cumhuriyet Meydanı’nda toplandı. Halk evi bandosunun çaldığı İstiklal Marşı ve matem havaları tazimle dinlendikten sonra halkın Ulu Atası için hazırladığı çelenkler anıt önüne konuldu. Hep bir ağızdan yolunda hayatlarını feda edecekleri namus ve şeref üzerine ant içtikten sonra, Abidenin önünde başta bir albay olduğu halde asker, talebe ve bütün halk baş eğerek tazim ve gözyaşlarıyla geçerek, merasime nihayet verildi.”
Bolulular, Ata’sını hiç unutmadı. Her 17 Temmuz da O’nu hep andı.
________________________________________
NOT: Bu konferans, 30 Aralık 2002 Tarihinde Atatürk Araştırma Merkezi Adına Bolu’da verilmiştir.
NOTLAR
Ayın Tarihi, 20 Kasım 1938.
Bolu Gazetesi, No: 336, 17 Mart 1337, s.2.; 342, 28 Nisan 1337, s.1.; 351. 7 Temmuz 1337, s.L; 352. 14 Temmuz 1337, s.l.
Bolu’da 17 Temmuz Atatürk Günü, 11/10 (Temmuz-Ağustos 1946), s.4 vd.
Bolu Orman İşletme T.A.Ş. Esas Mukavelename, İstanbul 1929. Bolu Vilâyet-i Salnamesi, 1341, Bolu 1341, s.162-163, 184-203. Cumhuriyetin 7O.Yılında Bolu, İstanbul 1993, s.21-22, 130-131. Derdli Gazetesi, no;53, 6 Nisan 1337, s.l.
M. Karamanoğlu, Fıkra ve Geçmişten Anılar, Sesimiz Gazetesi, 5 Mayıs 1970, s.2.
, Fıkra ve Geçmişten Hatıralar, Çele-Bolu, sayı 4 (Haziran 1963), s. 14.
, Bolu’da İlk Şapka, Çele-Bolu, sayı; 9 ( Kasım 1963), s.14-15.
, Fıkra ve Geçmişten Hatıralar Çele-Bolu, sayı; 20 (Aralık 1964), s. 12-19.
, Fıkra ve Geçmişten Hatıralar, Çele-Bolu, sayı:31, (Kasım 1965), s.20-27.
Enver Konukçu, “Bolu Bölgesine Ait Milli Mücadele Kronolojisi,” Atatürk Devrimleri Enstitüsü Dergisi, 1/1 (Temmuz 1978), s.23-24.
Enver Konukçu, “Sine-i Millete İltica Eden Meclis-i Meb’ûsan-ı Osmâni Reisi Celâlleddin Arifin Ankara Yolculuğu,” Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi C. X, Sayı: 128, (Mart 1994), s.77-78.
Enver Konukçu, Sakarya, Mütârekeden Cumhuriyet (1918-1923),
Erzurum-1998 ( Daktilo edilmiş nüsha), s.84-91.
Türkoğlu Gazetesi, no: 8, 2 Teşrin-i Evvel 1337, s. l; 37, 23 Nisan 1338, s.l ; 46, 2 Temmuz 1338, s.l.
Vakit Gazetesi, 21 Nisan 1923.
C. Yılmaz, Milli Mücâdelede Derdli Gazetesi, Ankara 1991, (DT), s.4-8.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder