10 Mayıs 2013 Cuma

Atatürk'ün Vergi Hakkındaki Görüşleri


A. Verginin Önemi: Osmanlı’nın Genişlemesi, ABD’nin Kuruluşu ve Fransız İhtilâlinin Vergi İle İlişkisi


Osmanlı Devleti, yeni fethettiği yerlere, egemenliğin sembolü olarak hemen, yönetici, vergi memuru ve kadı gönderiyordu. İlk Osmanlı Sultanı Osman Gazi’nin tayin ettiği ilk memurlardan biri yönetici, diğeri vergi memuru ve Kadı Dursun Fakih76 olup, 1300 yılında, Karacahisar’a, egemenlik belirtisi olarak atanmışlardır.77 Daha "Beylikler döneminden itibaren",78 fethedilen yerlere yönetici, kadı ve vergi memuru gibi görevlilerin tayin edilmesi, Osmanlı egemenliğinin tamamlandığını gösteriyordu. Fatih Sultan Mehmet, yeni fethettiği beldelere, adeta egemenliğinin sembolü olarak, bir an önce yönetici, vergi memuru ve kadı tayin ediyordu.79




ABD’nin kuruluşuna bir göz attığımızda, Devletin 1787 yılında kuruluşunun temelinde vergilendirme yetkisinin yattığı görülmektedir. İngilizler tarafından Amerika’da kurulan 13 koloni, siyasî açıdan İngiltere’ye bağlıydı. Her kolonide bir İngiliz Vali ile Senato ve Temsilciler Meclisi vardı. 1760 senesine gelindiğinde kolonilerle İngiltere’nin arası açılmıştı. İngiltere, Yedi Yıl Savaşları (1756-1763) sonucunda Kuzey Amerika’daki Fransız kolonilerini, Kanada ve Hindistan’ı ele geçirdi ama malî yönden de sıkıntıya düşmüştü. İngiltere, 1764-1765 yıllarında Amerika’daki kolonilerine yeni vergiler koydu. Buna şiddetle karşı çıkan Amerikalılar; İngiltere’ye "bizim görüşümüzü neden almadın; temsilsiz vergi olmaz" diye itiraz ediyorlardı. 1774 de Philadelphıa’da, ilk Amerikan Kongresi toplandı. Hedef ticarî ve ekonomik bağımsızlık iken siyasî bağımsızlığa yöneldi; 18 Nisan 1775 de ABD ile İngiltere arasında silahlı çatışmalar başladı. 1765 yılında, Virginia Meclisi, "vergiyi ancak kendi Meclisimiz salabilir", kararını aldı. İngiltere, bunun üzerine bazı konularda geri adım attı; 1776 da Pul Kanunu kaldırıldı ve Şeker Kanunu değiştirildi.



1789 tarihli Fransız Devriminin de temelinde vergilendirme yetkisi yatmaktadır. ABD’nin kuruluşunun da, Fransız Devriminin de, başlangıçta, siyasî bir amacı yoktur ve itici güç, vergi alınması meselesidir. XVI Louis, Fransa’da yeni vergiler koymak istediği için Fransız Devrimi yapılmıştı. Amerika bağımsızlık hareketinin temelinde de vergi olayı olduğu kuşkusuzdur.



B. Vergi Salmada Bazı Anayasal İlkeler ve Öneriler

Vergi salmada bazı temel ilkelere uyulmalıdır; 1982 Anayasası’nın 73. maddesi bu ilkelerin bir kısmını düzenlemiştir. Anayasa’nın 73. maddesine göre;



"Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. (2.f) Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır. (3.f) Vergi resim harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır."



Vergi salmada şu ilkelere uyulmalıdır;



1. Kanunilik İlkesi; Vergi kanunla.konulabilir. Tüzük ve Yönetmelik gibi düzenlemeler ile vergi konulamaz. Buna vergilerin kanuniliği ilkesi denilir.



2. Adalet İlkesi; Herkesten geliri oranında vergi alınmalıdır.



3. Dengeli Dağılım İlkesi; Vergi keyfî ve kişisel olmamalıdır.



4. Kolaylık İlkesi; Verginin alınması kolay ve sade olmalıdır.



5. Tutumluluk İlkesi; Tasarruf ve tutum içinde vergi toplanmalıdır. Önemli olan Hazinenin kasasına giren paradır.



6. Düzenli Bir Vergi Mevzuatı İlkesi; Vergi mevzuatındaki gedikler, açıklar kapatılmalıdır.



7. Ekonomi Kayıt İçine Alınmalıdır; Türkiye’de resmî ve gayri resmî ekonomi vardır. Gayri resmi ekonomi, işlemlerin faturayla belirlenmediği ekonomidir. Yani kayıt dışı ekonomidir. Mükellef mükellefle kontrol edilmelidir.



8. Vergi İle İlgili Af Yasalarında Dikkatli Olunmalıdır; Vergi konusunda çıkarılacak af yasaları çok az yapılmalıdır. Sık yapılan vergi afları mükellef üzerinde olumsuz etki yapmaktadır.



Bir taraftan devletin gelirini arttırmak, öte yandan devletin her alanına ait gelişmeleri sağlamak için bir çalışma plânı çizilmelidir. Bu plânlama ile bugünün ve geleceğin genel manzarası saptanmalıdır. Ülke kalkınmasının belirli bir devre sonunda hangi hedeflere varacağı ana hatları ile tespit edilmelidir.80



Bu ilkelerin Atatürk’ün vergi ile ilgili görüşleriyle uyumlu olduğu görülmektedir.



C. Atatürk’ün Vergi Konusundaki Görüşleri

1. Atatürk’ün Dar Anlamda Vergi İle İlgili Görüşleri:

Bilindiği gibi vergi, vatandaşlar tarafından yerine getirilmesi gereken kutsal bir görevdir. Vergi, vatanda oturmanın bir bedeli değildir, aksi halde despotik devletle demokratik devlet biri birine karışmış olurdu. Vergi vermekle, devlete sahip çıkma ve yönetimi denetleme imkânı oluşmaktadır.



Atatürk’ün bu konudaki görüşleri şöyledir;



"Vergi, devletin millet ve ülkeye karşı yerine getirmeye mecbur olduğu görevlerini yapabilmesi için gereken giderlere bireyin katılma payıdır".81



"Askerlik nasıl bir vatan borcu ise, vergi de vatandaşın ödemesi gereken borcudur" .82



“Bir devlet ki, kendi vatandaşına koyduğu bir vergiyi yabancılara koyamaz; gümrük işlemlerini, vergilerini ülkenin ve milletin ihtiyaçlarına göre düzenlemekten alıkonmuştur ve bir devlet ki (bunlardan da) fazla olarak yabancılar (yabancı uyruklular) üzerinde yargı hakkını uygulamaktan yoksundur; böyle bir devlete elbette bağımsız devlet denilemez.”83



Görüldüğü gibi ülkemize gelen yabancı uyrukluların Türk yargısına tâbi olmaları ve Türk vergi sistemine uymaları ısrarla belirtilmiştir.



2. İktisat: Askerî ve siyasî açıdan bir deha olarak kabul edilen Atatürk’ün, iktisatla ilgili görüşleri şöyledir:



"Siyasî, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa, meydana gelen zaferler uzun süre yaşayamaz, az zamanda söner… "84



Atatürk’ün 15 yıllık iktidar dönemini incelediğimizde, ekonominin istikrarlı ve hızlı bir gelişme dönemi olduğunu görmekteyiz.85



3. Maliye Politikası: Atatürk, dengeli bir maliye politikası izlemek zorunluluğunu 1 Mart 1922′deTBMM’nde açıklamıştır;



"Milli Mücadelenin amacı, tam bağımsızlıktır. Tam bağımsızlık, ancak mali bağımsızlıkla gerçekleşebilir. Bir milletin maliyesi bağımsızlıktan yoksun kaldığı sürece, kamu hizmetlerinin gereken biçimde düzenlenmesi beklenemez. Devlet organlarına canlılık veren, mali güçtür. Mali bağımsızlığın ilk koşulu, denge ve memleket yapısına uygun bir bütçedir. Yönetim işleri için maliyenin yalnız kendi kaynakları kullanılmalıdır."



"Lord Curzon, Lozan Konferansında Türkiye’nin kendi malî kaynaklarıyla birkaç yıldan fazla dayanamayacağını ve çok geçmeden Avrupa’ya avuç açacağını iddia etmişti. Atatürk’ün liderlik döneminde, bu iddia gerçekleşmedi".86



4. Yabancı Sermaye: "Memleketimizi medeniyetin gerektirdiği dereceye bir an önce yükseltmek için, yalnız milli sermaye yeterli olmaz. Yabancı sermayeye ve uzmanlığına da ihtiyacımız vardır. Bu noktada dar bir milliyetçilikten çıkıyoruz, daha geniş milliyetçi oluyoruz".87



5. Devlet ve Özel Teşebbüs: "Devlet ve özel teşebbüs birbirine karşı değil, birbirinin tamamlayıcısıdır",

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder